Posts Tagged With: suyuti

Sünneti red edenlere!

Celâluddîn es-Suyûtî (911/1505), Miftâhu’l-Cenne kitabının girişinde, bazı insanların, sünnetin dinde delil oluşunu inkâr ettiklerini açıklamış ve şöyle demiştir: “Allah size rahmet etsin. Biliniz ki; bazı ilimler deva, bazıları da zaruret anında ağıza alınan hela gibidir. Uzun zamandır pek bilinmezken şimdilerde, kötü kokusu yayılan bir görüş ortaya çıktı. O da şu: Bir zındık Râfizî, sözünde fazla ileri giderek sünnet-i nebeviyye ve rivayet edilen hadislerle -Allah onların şeref ve yüceliğini artırsın- amel edilmeyeceğini, sadece Kur’ân’ın delil olacağını söylemiş ve bu sözüne de: ‘Size benden bir hadis geldiğinde, onu, Kur’ân’a arzedin; eğer Kur’ân’da onu destekleyen bir âyet bulursanız kabul edin, yoksa onu reddedin,’ mânâsındaki bir hadisi delil getirmiştir.[1].Bu Rafızî’den, bu hadisi, ben de bu şekliyle işittim. Başkaları da işitti. Bazıları da bu sözün aslını ve nereden geldiğim bilmiyor. Ben, bu sözün aslını ve bâtıl olduğunu, insanlara açıklamak istedim. Gerçekten o, toplumu helake götürecek en büyük sebeplerden birisidir.

Allah Teâlâ, size merhamet etsin. Şunu biliniz ki, usûl ilminde bilinen şartları taşıyan, Hz. Peygamber (s.a.v)’e ait kavlî ve fiilî sünnetin delil oluşunu inkâr eden kimse, küfre girer ve İslâm dairesinden çıkar. Yahudi, Hıristiyan veya Allah’ın dilediği bir başka küfür grubu ile hasredilir.

[1]Suyûtî gibi diğer hadis imamları da bu hadisin aslı olmadığını belirtmişlerdir. Bkz. Şevkanî, el-Fevâidü’l-Mecmua, 278, 291; Sehâvî, el-Makâsıdıı’l-Hasene, 36; Şafiî, Risale, 224; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, I, 170.

kaynak: Sünnetin delil oluşu, Abdülgani Abdülhalık.

 

Categories: Dinimizin kaynakları | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Mevlid(ed-Dimeşki)

mevlid suyuti(kapak) mevlid dimeski
İmam Şemseddin ed-Dimeşkî şöyle yazdı:

Ebu Leheb’in cehennem azabı her Pazartesi günü hafifletirler, çünki o Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutladı ve o günlerde kölesi olan Sevbe’yi (radiallahu anh) azad etti. Ebu Leheb’in ebedî kalacağı yer cehennem olmasına rağmen, ve Tebbet sûresi onun hakkında inmesine rağmen, onun azabı her Pazartesi günü hafifletiliyor. Buraya bakınız ve ömrü Peygamberimizi överek geçen bir müminin durumunu düşününüz.

[ Mevridu’s-Sadi Fi Mevlidi’l-Hadi, İmam ed-Dimeşkî ve ayrıca İmam Suyuti’nin Hassanu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 66]

Categories: Mevlid | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Mevlid(Suyuti)

mevlid suyuti(kapak)mevlid suyuti sayfamevlid suyuti sayfadevami

İmam Celaleddin Suyûtî(Rahimuhullah), Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutlamak, neden vefatına üzülmekten önce geldiğini anlatıyor (aynı günde vefat edip, doğmuştur):

Peygamber Efemdimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumu bizim için bir lütuftur, vefatıda bizim için üzücüdür. Şeriat lütuf verildiğinde sevinip Allah’a şükretmemizi emrediyor, belaya da sabredip gizlememizi emrediyor. Bunun için şeriat bize bir çocuğun doğumunda akika kurbanını kesmemizi emrediyor, bu Allah’a şükretmemizin bir işaretidir. Fakat ölümde bir kurban kesme emri yoktur, hatta yas tutmak bile caiz değildir. Bundan dolayı şeriattın emri üzere, bir müslüman Rebiül Evvel ayında, Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumuna sevinmesi lazım.
[Husnu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 54-55]

Categories: Mevlid | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Mevlid(devamı)

İmam Celaleddin Suyûtî(Rahimuhullah), Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutlamak, neden vefatına üzülmekten önce geldiğini anlatıyor (aynı günde vefat edip, doğmuştur):

Peygamber Efemdimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumu bizim için bir lütuftur, vefatıda bizim için üzücüdür. Şeriat lütuf verildiğinde sevinip Allah’a şükretmemizi emrediyor, belaya da sabredip gizlememizi emrediyor. Bunun için şeriat bize bir çocuğun doğumunda akika kurbanını kesmemizi emrediyor, bu Allah’a şükretmemizin bir işaretidir. Fakat ölümde bir kurban kesme emri yoktur, hatta yas tutmak bile caiz değildir. Bundan dolayı şeriattın emri üzere, bir müslüman Rebiül Evvel ayında, Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumuna sevinmesi lazım. [Husnu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 54-55]

Şeyhülislam ve muhaddis, İbni Hacer Askalanî

Şeyhülislam ve muhaddis, İbni Hacer Askalanî’ye, Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğum gününde onu anmak hakkında ne düşündüğünü sordular, şu şekilde cevap verdi:

Peygamber Efendimizi (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğum gününde anmak, ilk üç asrın takva sahibi müslümanlarının yapmadığı bir icattır. Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) anılması, salih ve batıl özellikler taşıyabilir. Eğer Peygamberiz (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) anıldığında, salih ve şer’an uygun bir şekilde anılır, ve batıl bir şekilde anılmazsa, bu noktalara dikkat edilirse, o zaman bu icat, takdire değer bir icattır, bu noktalara dikkat edilmezse, o zaman bu takdir edilmez bir icattır. Bu konuda bir sahih hadis dikkatimi çekti: Peygamberimiz(sav) bir gün medineye gitti, ve orada yahudilerin, Muharrem ayının 10’unda oruç tuttuklarını gördü’ [Husnu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 63] [Birdahaki sayfada devam ediyor]

Ve onlara niye oruç tuttuklarini sordu, onlar da: “Allah bu günde firavunu boğdu ve Musa’yı (aleyhi’s-selam) kurtardı, Allah’a şükretmek için bu günde oruç tutuyoruz” dediler. Bu bize, belirli bir günde, Allah’ın bizlere verdiği nimet ve bizleri bir beladan kurtardığından dolayı, o günde bunu kutlamanın caiz olduğunu gösterir. Kuran okuyarak, oruç tutarak veya sadaka vererek kutlanılır. Böyle bir gün (aşûre) kutlanırda Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumu kutlanmaz mı? Buraya bakarak aşûre gününü kutlamanın caiz olduğunu görüyoruz, yukarıdaki olayı görmezden gelenler aşûreyi kutlamanın caiz olmadığını sanarlar, bazıları da bu günü yılın başka bir gününe taşıdılar. [Husnu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 64]

Başka bir hadise bakarak mevlidin caiz olduğunu gördüm (yukarıdaki, aşure hakkındaki hadisten başka). Beyhaki’de, Enes’in (radiallahu anhu) naklettiği hadiste, Peygamberimiz (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) buyurduki: “Peygamberimiz kendisine peygamberlik geldikten sonra, kendisi için bir akika kurbanı kesti”. Dedesi Abdulmuttalib, doğumundan 7 gün sonra bir akika kurbanı kestiği söyleniyor, ve akika tekrarlanmaz. Bundan dolayı Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kurbanı kesmesinin nedeni şükürdür, ümmetinin şerefi içindir. Bizimde onun doğumunu kutlamamız önerilmiştir, O’nun doğumuna şükretemek için, kardeşlerimize yedirerek, salih amel işleyerek ve sevinerek. Bu hadis önceden bahsedilen hadisi doğruluyor (Pazartesi peygamberimizin doğum günüdür ve peygamberlik yıldönümüdür). [Husnu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 64-65]

İmam Şemseddin ed-Dimeşkî şöyle yazdı:

Ebu Leheb’in cehennem azabı her Pazartesi günü hafifletirler, çünki o Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutladı ve o günlerde kölesi olan Sevbe’yi (radiallahu anh) azad etti. Ebu Leheb’in ebedî kalacağı yer cehennem olmasına rağmen, ve Tebbet sûresi onun hakkında inmesine rağmen, onun azabı her Pazartesi günü hafifletiliyor. Buraya bakınız ve ömrü Peygamberimizi överek geçen bir müminin durumunu düşününüz. [ Mevridu’s-Sadi Fi Mevlidi’l-Hadi, İmam ed-Dimeşkî ve ayrıca İmam Suyuti’nin Hassanu’l-Maksad fi Ameli’l-Mevlid, s. 66]

Rebiülevvel’in Bereketi, Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) hürmetinedir, bu ümmet ne kadar salatü selam getirir ve sadaka verirse, okadar mükafaatlandırırlar. [ Fatawa al Azizi 1:123]

Molla Aliyyu’l-Kari (rahimehullah), Şerhu’l-Miskat’ın yazarı ve hanefi âlimi:

Allah şöyle buyurdu: Aranıza sizden olan bir resul geldi(9:128), burada Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) aramıza geldiği günü kutlamaya bir işaret var, bunun için bu günde Allah’a şükür etmek için zikretmek gerek. Mübah olan semâ ve çalgı muhabbetten dolayı Mevlid’in bir parçası olabilir, bunun hiçbir sakıncası yoktur. [Molla Ali Kari, Al Mawlid an Nabi, s. 17]

Büyük müfessir ve sufi İsmail Hakkı (rahimehullah) buyurdu ki:

Mevlid-i şerifi kutlamak, Peygamberimize (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) en büyük övgü/muhabbet gösterme sekillerinden birisidir, caiz olmayan durumlardan sakınıldığı müddetçe. İmam Suyûtî (rahimehullah) buyurdu ki: Peygamberimiz’in doğum yıldönümünde sevinmek bizim için müstehabtır. [Rûhul beyan tefsiri, Cild 9, s. 52]

Mevlana Abdulhay Luknevi (rahimehullah) buyurdu ki:

Eğer Ebu Leheb gibi bir kafir, Peygamberimizim (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutladığı için ödüllendiriliyorsa, o zaman Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) doğumunu kutlayıp onun için sevinen bir müslümanın makamı tabiki yüksek olur, İbn Cevzi ve Şeyh Muhaddis Hak Delvi’nin bahsettiği gibi. [Abdulhay, Mecmua el fetavâ, Cild 2, s. 282]

Categories: Mevlid | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ibn Teymiyye hakkında bir kaç alim..

Şeyh Ahmed Medeni, Ibn Teymiyye hakkında.

Bizim hocamız, islam alimi Mevlana Medeni (rahimulahi aleyh) İbni Teymiyye konusunda Şah Abdülaziz Hazretlerin’den daha serttir çünkü “Allame” (İbni Teymiyye) ‘ nin yazılı eserlerini okumuş ve İbni Teymiye için kullanılan “ Şeyhu’l-Islam” tabirini sevmemiştir. Hadis alimi Mevlana Zekeriyya Sahibî ‘nin İbni Teymiyye için olan “Şeyhu’l-Islam” kullanımını Evcaz El Mesalik kitabında sevmediğini defalarca beyan etmesi bu yüzdendir. Ve Hüseyin Ahmet Medeni Hazretleri’nin kitabı El Şihab el Sahib, yalanları ortaya çıkartma konusunda ilim ve araştırma açısından karşılaştırılamaz harika bir kitaptır.

[Şeyh Keşmiri, Malfuzaat Muhaddis Kaşmiri, sayfa 414]

Hafız Sehavi : Ayrıca büyük ilim irfan sahibi, dünyevi zevklerden uzak, riyazete çekilmiş olan alimler bazı insanların dilleri tutarsız ve ince görüşlü olmamaları sebebiyle, onlardan ve onların ilimlerinden faydalanmamaya çok dikkat ederlerdi. (Bu tutarsız ve ince görüşlü olmayan kişiler) İbni Hazm ve İbni Teymiyye gibileridir.[Sehavi, I’lan bi al-Tawbikh s. 163]

Imam Suyuti  ibn Taymiyya hakkında:

İbni Teymiyye kibirli biriydi. Havaliydi. Kendisi herkesten üstünmüş, konuştuğu insanlar önemsizmiş gibi göstermek ve büyük Müslümanları alaya almak onun alışkanlığıydı.

[Suyuti, Kam’ al-Mu’arid]

Şeyhu’l-İslam Takiyuddin es-Subkî, İmam Abdurrauf el-Munavî’den İbn Teymiyye’nin tevessül hakkındaki görüşlerini şöyle nakleder (Hicrî: 1031):

Allah’ın izni ile Peygamber Efendimizden (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) yardım ve şefaat istemek uygundur.  Selef ve haleflerden hiç kimse bunu inkar etmemiştir, tâki İbn Teymiyye gelip de inkâr edene kadar, doğru yoldan sapıp hiçbir alimin demediğini söyleme pozisyonunu icat edene kadar. Ve o müslümanlar için ibret oldu.

[al-Munavî, Feyzu’l-Kadir, 2:170]

İmam Mustafa ibn Ahmad eş-Şattî el-Hanbelî (Hicrî: 1348) bunu İslam alimi Takiyuddin es-Subkî’den de şöyle rivayet etmiştir:

Peygamberi (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) Rabbine aracı yapmak iyi bir davranıştır. İlk gelen nesilden (selef) ve onları takip eden (halef) nesilden hiç kimse bunu yalanlamadı. İbn Teymiyye gelene kadar. Şefaati inkar etmiş, doğru yoldan çıkmış ve kendisinden önce hiçbir alimin demediğini demeyi icat etmiştir ve İslam ahalisi tarafından böylece bilinmiştir.

[eş-Şettî, el-Nukulu’ş-Şar’iyya fi’r-Reddi ‘ale’l-Vehhabiyye, İnglizce tercümesi: al-Hajj Abu Ja’far al-Hanbali as The Divine Texts, sahife 57]

İmam Takiyuddin el-Hisnî (Hicrî: 829),  İbn Teymiyye’nin Eşarî karşıtı takipçilerinin inançlarını gizli tutan özenti ve azınlık gruplar olması ve bazı cezalardan kaçmaları sebebiyle inançlarını gizlemeleri hakkında:

Ağır cezalar, kırpaç, haps, başlarının kesilmesi hiçbir zaman onlardan uzak olmadı. Halbuki onlar çürük inançlarını gizliden, kapalı ve kilitli kapılar ardından ve sessizce yayıp konuşurlardı ve duvarın kulağı var derlerdi.

[İmam Takiyuddin el-Hisnî, Def’u Şubeh men Şebbeha ve Tamerrada, 236-7]

İmam Ahmed el-Kastelanî’nin (Hicrî: 923), İbn Teymiyye’nin Peygamberin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabrini ziyaretini yasakalayıcı sözlerine dair ifadeleri:

Şeyh Takiyuddin İbn Teymiyye’nin bu konu hakkında, yani Peygamberi (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) ziyaret edenleri etkilemek için iğrenç ve kaba cümleleri vardır, Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) ziyaret etmek ve oraları gezmek yasaklanmış ve onlara göre bu bir salih amel değil de tam tersi imiş. Şeyhu’l-İslam Takiyuddin es-Subkî onu Şifa es-Sekam adlı eserinde yermiş, inananların kalplerini onurlandırmıştır.

[Muhammed bin Abdulbaki ez-Zurkani, Şerhu’l-Mevahibu’l-Leduniyye (Kahire, Hicrî: 1291), 8:343]

Molla Aliyyu’l-Kârî el-Haravî el-Hanefî’nin (Hicrî: 1014), İbn Teymiyye’nin Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabrini ziyaret etmeyi yasaklaması hakkındaki görüşü:

Habelilerde, İbn Teymiyye Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabir ziyaretini yasaklamasıyla aşırıya kaçmıştır. Tıpkı şu şekilde karşı görüşü savunanlar gibi: ‘Kabri ziyaret etmek ibadettir ve onu yalanlamakla kafir olunur.’ Belki bu ikinci görüş cumhur alimin kabul gördüğü bir meseleyi yasak etmenin inançsızlık olarak da yorumlanabileceği açısından doğru olana daha yakındır.

[Molla Aliyyu’l-Kârî el-Haravî el-Hanefî, Şerhu’ş-Şifa (Beyrut: Daru’l-Kutubu’l-‘İlmiyye, 2001), 2:152]

Categories: Ibn Teymiyye | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Asırlar boyu ümmetin dört mezhepten birine tabi olması!!

Asırlar boyu ümmet,dört mezhepten birine tabi olagelmiştir. Bu konuda muteber hiç kimsenin bir itirazı olmamıştır. Herhangi bir müfessiri, muhaddisi, usulcuyu veya fıkıhçiyi ele alalım; mutlaka bir mezhepe mensup olduğu görülecektir. Buna örnek olarak birçok ismi zikredebiliriz;

et-tahavi,ez-Zeylai, el-Ayni, Ibn Abdilberr, Kadi Iyad, el-Beyhaki, el-Hatib el-Bagdadi, Ibn Asakir, IbnSalah, En-Nevevi, el-Iraki, Ibn Cemâa, Ibn Hacer, es-Sehavi, es-Suyuti, el-Cessas, el-Begavi, Ibn Kesir, el-Beyzavi, ez-Zerkeşi, Ibn el-Cevzi, Ibn el-Hümam, es-Serahsi, El-Bezdevi, Ibn el-Hacib, Imamu’l Haremeyn, el-Gazali, eş-Şirazi, es-Sübki, Ibn Kudame ve bunlar disinda bircok islam alimi…

el-Yâfi’I konuyla ilgili sunlaru soyler:

“İslam tarihini inceleyen kimseler görecektir ki, dört mezhebin yerleşmesinden sonra gelmiş bütün imamlar, ıslahat erleri ve önderler bir mezhebe mensuptur. Tarih, bibliyografya, siyer ve tabakat kitaparında bu gerçek tüm açıklığıyla ortadadır”

[Rihle dergisi, 2.sayı, sayfa 128]

Categories: Mezhebe bağlılık | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Türbeler(2)

Mezheb Âlimlerinin (Bu Husûsta) Söyledikleri Hakkında Bir Fasıl(1)
(bu fasıl bir kac bölüm olacak)

Bunlar sıradan insanlar içindi. Velîlere ve sâlihlere gelince bir topluluk (kabirler üzerine bina yapılmasını) câiz görmüş, hatta onlar hakkında bunun güzel olacağını söylemişlerdir. Bu,onlara hürmet ve kabirlerinin hor ve hakîr düşürülmesi ve de kaybolmaktan korunması îcâbı idi. Tâ ki onları ziyâretle bereketlenmek ortadan kalkmasın.

İz İbnu Abdisselâm Mısır mezarlığında bulunan birçok kubbelerin, evlerin ve binaların vakıf arazisi üzerine yapılmış olduklarından yıkılmasına fetvâ vermiştir. Fakat İmâm-ı Şafiî’nin kubbesini yıktırmamış ve şöyle demiştir: Çünki o Abdu’l-Hakem’in evine yapılmıştır. Bu söz ve gerekçe O’nun, İmâm-ı Şafiî gibi olan zâtların üzerine kubbe yapılmasını câiz görmesidir. Ancak husûsî mülk ve vakıf arazisi olmaması gerekir.

Hatta, Hâfız Süyûtî, evliyânın ve sâlihlerin kabirlerini -vakıf arazisinde olsa bile- istisnâ tutmuş ve daha sonra gelen bir takım Şafiî âlimleri de ona muvâfakat etmişlerdir. Bunu Bezlü’l-Mechûd fî Hizâneti Mahmûddiye isimlendirdiği kitâbında anlatmış ve şöyle demiştir:Dördüncü şekil: Nassdan/âyet ve hadîsten o nassı sınırlandıracak bir ma’nânın çıkartılması câizdir. Bu da bilinen bir şeydir. Eğer bu, Şerîat sâhibinin sözünde böyle olursa, vakfedenin sözünde daha evlâdır. Böylece şöyle denilir:

Vakfedenin maksadı menfaatin tam olması ve korumanın tamamlanmasıdır. Eğer evden bir kitâb yazmakta faydalanmaya muhtâc olan birisi bulunursa bu tastamam bir şekilde medresede de mümkün olmuyorsa ve de korunması ve muhâfazasının tamamlanmasına güveniyorsa bunun içün çıkarmak câiz olup bu, yasaktan istisnâ edilir. İstinbât edilen bu ma’nâ ile vakfedenin lafzının genelliği sınırlandırılır. Nitekim Allah teâlâ’nın ‘veya kadınlara dokunduğunuzda’ âyetinde umûmî ma’nâ husûsî ma’nâda olan şehvet ile tahsîs edilip mahrem kadınlar istisnâ kılınarak hüküm çıkartılmıştır. Oysa mahrem kadınların istisnâ edilmesi ne âyet, ne de hadîsle değil, sadece bu hüküm çıkarma iledir. Bu konuda da durum aynıdır.

Hâfız İmaduddîn İbnu Kesîr, Târîh’inde, bazı senelerde Bağdat’ta çocuk hocalarının câmilerde çocukları okutmasının yasak olduğunu anlatmış; ancak, hayırla vasfedilen/sâlih kimseyi bu yasaktan ayrı tutmuştur. (Bağdat ahâlisi) bu mevzûu bizim âlimlerimizden el-Hâvî kitâbının sâhibi Mâverdî ve Hanefî âlimlerinden Kudûrî ve diğerlerine sordular. Onlar da istisnânın doğru olduğu husûsunda fetvâ verdiler. Buna ise Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem’in mesciddeki bütün delikleri tıkayıp sadece Ebû Bekir radıyellâhu anhu’ya âid olanın terk edilmesini delîl gösterdiler.[11] Ve kendilerinin bu adamı istisnâ etmelerini Ebû Bekir radıyellâhu anhu’nun istisnâ edilmesine kıyâs ettiler.

Bu hüküm, çok derin olup bunu, Mâverdî, Kudûrî ve bunlar gibileri ancak anlayabilir. Karâfe’deki binalar hakkında bana fetvâ sorulduğunda onların eskideki bu sözlerine dayandım ve şunların yıkılmasına fetvâ verdim. Nitekim nakledilen de budur. Ancak sâlihlerin kabirleri bunun dışındadır. Bu istisnâ husûsunda da Mâverdî ve Kudûrî’nin yaptıklarına istinâd ettim.
(Süyûtî’nin Sözü Bitti.)

[11]Küçük lafız farklılıklarıyla, Buhârî (3691),Müslim (2382), Tirmizî (3660), İbnu Hibbân (6861)

KAYNAK: Abmed Sıddîk el-Ğumârî, İhyâu’l-Makbûr min Edilleti Cevâzi’l- Binâi ale’l-Kubûr

Categories: Türbe yapmak | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ölüler İle Dirilerin Ruhları Rüyada Görüşür!

Bu konuda Selmân-ı Fârisi vö Abdullah bin Selam’m sözleri da­ha önce geçti. Bu meselenin delilleri sayılmayacak kadar çoktur. Gerçek olan olaylar bunun en doğru delilidir. Dirilerin ruhları bir­biriyle görüştüğü gibi, ölüler ile dirilerin ruhları da birbiriyle gö­rüşür.
Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
«Allah Ölümde canları alır. Ölmeyip rüyasında olan canlan da alır. Ölümle ona hükmettiğini tutar, diğerini belli bir zamana ka­dar bırakır»

Baki bin Muhalled ve ibn-i Mende, «Ruh» kitabında ve Taberâni «Evsat»da Said bin Cübeyr tarikiyle ibn-i Abbâs (Radıyallahû anh)’-dan şu âyet hakkında şöyle dediğini rivayet etmişlerdir.
Bana ulaştı ki, diriler ile ölülerin ruhları rüyada görüşür. Bir­birinden durumlarını öğrenirler, Allah Ölülerin ruhlarını tutar, di­ğerlerin ruhlarını belli bir zamana kadar cesedlerine geri gönderir.

îbn-i Ebi Hâtem, Süddi’den, yukardaki âyet-i kerime hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir.
«Allah uykuda ruhları alır. Dirinin ruhu ile ölünün ruhu görü­şür. Tanışıp sohbet ederler. Dirinin ruhu dünyadaki cesedine gönde­rilir, belli bir zaman orda kalır. Ölünün ruhu da cesedine dönmek İster. Fakat tutuklanır.»,

Cüveybir yukardaki âyet hakkında ibn-i Abbâs (Radıyallahû anh) ‘dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Doğu ile batı arası kadar bir ip, yer ile gök arasında uzanmış ölülerin ruhları ile dirilerin ruhları o ipe gelir. Ölü ile diri orada gö­rüşür. Rızkını tamamlamak üzere cesedine dönmek için diriye izin verildiği zaman ölü yakalanır.

[İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi]

Categories: Ölünün tasarrufu, Kabir ve ruh | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

Tâbiîn İmanlarının Hadis Rivayetindeki Edepleri

Saîd b. el-Müseyyeb (ö.94/712), hasta yatağında hadis rivayet etmeyi hoş görmez, yatağından doğrulur ve oturduğu yerden hadis rivayet ederdi.[1] İbn Sirîn (ö.110/728), hadis rivayet ederken sanki bir şeyden korkan, bir şeyden sakındıran insan gibi davranırdı.[2] Katâde (ö.117/735), hadislerin ab­destli olarak rivayet edilmesini güzel görürdü.[3] A’meş (ö.148/765), abdesti olmadığı zaman hadis rivayet etmek isterse teyemmüm alırdı.[4]

[1] Süyûtî, Miftâh, s. 67.
[2] İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, III, 242
[3] Süyûtî, Miftâh, s. 67.
[4] Süyûtî, Miftâh, s. 67.

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Edep Yâ Hû | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

Tevessülü kabul edenler ve yapan alimlerden sadece “bir kaçı”:

1/ الحافظ ابراهيم الحربي ,, في تاريخ بغداد (1/122 )

1/El-Hâfiz ibrâhim El-Harbi, Târîh bagdâd kitabinda, cilt. 1 122 sayfa

2/ الحافظ أبو الربيع بن سالم ,, سير أعلام النبلاء (21/251-253 )
2/ El-Hâfiz Ebû er-Rabî` bin Sâlim, Siyer a`lem en-nübelâ’ (imâm zehebinin kitâbidir), cilt.21 sayfa 251-253

3/ الحافظ أبو الشيخ الأصبهاني ,, سير أعلام النبلاء (16/400 )
3/El-Hâfiz Ebû es-Seyh El-Isbahânî, Siyer a`lem en-nübelâ’ (imâm Zehebinin kitâbidir), cilt. 16 sayfa 400

4/ الحافظ أبو زرعة الرازي كان يقول لعلي الرضا ( حدثنا بحق آبائك )
4/ El-Hâfiz Ebû Zur`a er-Râzî, kendisi Alî rizâya söyle buyuruyor : « Babanin silsilenin hakki için bizlere hadis getir» (çünki Ali Rizâ’nin ecdadlari Peygamberimizin (sav) soyundan’dir. Burada « Bi hakki Ebâ’ika » kelimesini kullanarak tevessül etmistir)

5/ المحدث أبو علي الخلال ,, تاريخ بغداد (1/120 )
5/ El-Muhaddis Ebû Alî El-Hallâl, Târih bagdad kitabinda , cilt 1 sayfa 120

6/ الحافظ أبو زرعة العراقي ,, المنتظم لابن الجوزي (9/74-75 )
6/ El-Hâfiz Ebû Zur`a el-Irâkî, El Muntazam li ibni’l Jevzî, Cilt 9, sayfa 74-75

7/ الحافظ ابن أبي الدنيا ,, قرى الضيف (5/225)
7/ El-Hâfiz bin Ebî Ed-Dunyâ, Kurâ ed-Deyf kitabinda, cilt. 5, sayfa 225

8/ الحافظ ابن الجزري ,, في كتابه ( عدة الحصن الحصين )
8/ El-Hâfiz bin el-Jezerî, ‘akidatu’l hisn el-hasîn

9/ الحافظ ابن الجوزي ,,, زاد المسير ( 4/253)
9/ El-Hâfiz bin El-Cevzî, Zâd el-mesîr kitabinda , cilt 4, s.253

10/ الحافظ ابن حبان ,, الثقات (8/457)
10/ El-Hâfiz ibn hibbân, es-sikât, c.8, s.457

11/ الحافظ ابن حجر العسقلاني ,, انظر فتح الباري تجد ما سيرك ,,
11/ El-Hâfiz ibn Hacar el-‘askalânî, Fethu’l-Bârî kitabinda

12/ الحافظ ابن طولون ,, ذخائر القصر (مخطوط )
12/ El-Hâfiz ibn Tûlûn , zehâ’iru’l-kasr

13/ الحافظ ابن عساكر ,, في أربعينياته ,,وتاريخ دمشق (6/43)
13/ El hâfiz ibn ‘Asâkir, Arba’în ve târîh dimask kitabinda

14/ الحافظ ابن كثير بقوله (بمحمد وآله ) البداية والنهاية (13/192)
14/ El-Hâfiz ibn Kesîr söyle diyor : « bi Muhammedin ve âlihi » yani Muhammed (sav) ve ailesinin hakki için ; el-bidâyatu ven-nihâya kitabinda c.13, s.192

15/ الحافظ الامام أحمد ,, في منسكه للمروزي ( نقله ابن تيمية )
15/El-Hafiz el imâm Ahmed, Menesik li’l-mervezî

16/ الحافظ البيهقي روى عنه ابن الجوزي في المنتظم (11/211)
16/El-Hâfiz El-Beyhakî, ibn cevzî ondan rivâyet eddiyor. El muntazam kitabinda, c.11 s.211

17/ الحافظ الحاكم ,, هو من روى تعظيم ابن خزيمة لقبر علي الرضا وتوسل شيوخه بقبر يحيى بن يحيى ..
17/El-hafiz El-Hâkim kendi kitabinda sunu rivâyet ediyor : « Ibn Huzeyma Ali Rizâ’nin kabrini büyük sayiyor (yüuceliyor) ve kendi seyhleri Yahya ibn Yahya’nin kabri ile tevessül etmislerdir »

18/ الحافظ الخطيب البغدادي ,الجامع لأخلاق الراوي والسامع (2/261)
18/ El-Hâfiz El-Hatîb el-Bagdâdî, Câmi’ul Ahlâk er-râvî ve’s-sâmi’ kitabinda.

19/ الحافظ الدارمي ,, باب ما أكرم الله نبيه – سنن الدارمي
19/ El-Hâfiz Ed-Dâramî, Sunan kitâbinda, « Allâh’in resûlune verdigi ikramlar » bâbinda.

20/ الحافظ السخاوي ,, فتح المغيث شرح ألفية الحافظ العراقي 4/410
20/ el-Hâfiz Es-Sahâwî, Fethu’l-Mugîs sarh Elfiyya el hâfiz el-Irâkî, c.4 s.410

21/ الحافظ السيوطي ,, الاتقان (2/502) وتاريخ الخلفاء وكتبه طافحه
21/ El-Hafiz es-Suyûtî, El-Itkân kitabinda c.2 s.502, Târîh el hulefâ kitabinda, ve bütün kitaplari Tevessül kaynaklarla dolu.

22/ الحافظ الطبراني ,, سير اعلام النبلاء (16/400) وهو من صحح حديث التوسل بعد وفاة النبي صلى الله عليه وسلم ,,
22/ El-Hafiz Et-Tabarânî, siyer a’lem en-nubelâ’ kitabinda, c.16 s.400

23/ الحافظ العجلوني ,, كشف الخفاء (2/55)
23/El-Hâfiz El-Aclûnî, Kesfi’l-Hafâ’ kitâbinda, c.2 s.55

24/ الحافظ العلائي الف كتاب في الرد على ابن تيمية في التوسل والزيارة ..
24/ El-Hâfiz El-‘Alâ’î Ibn Teymiyye’yi redd etmek için kitap yazmistir tevessül ve ziyaret konusunda.

25/ الحافظ المناوي , وقال ان ابن تيمية أصبح بين أهل الاسلام مثله لانكاره التوسل والاستغاثة ..
25/ El-Hafiz El-Menâvî

26/ الحافظ المنذري ,, في رسالته
زوال الظمأ في ذكر من استغاث برسول الله من الشدة والعمى انظر
هدية العارفين ( 5/586)
26/ El-Hâfiz El-Munzirî, Zevâl ez-zamâ’ fî zikri min istigâse bi rasûlillâh mine siddeti vel ‘amâ risalesinde, o risalede hediyetu’l-Ârifîn kitabinda bulunur.

27/ الحافظ الهيثمي ,, مجمع الزاوئد ( 9/ 420)
27/El-Hafiz el-Heysemî, Mecmû’ ez-zevâ’id, c.9 s.420

28/ الحافظ الذهبي ( انظر سير أعلام النبلاء تجد ما يسرك )
28/El-Hâfiz Ez-Zehebî, Siyer a’lem en-Nubelâ’ kitabinda.

29/ حجة الاسلام الامام الغزالي احياء علوم الدين ( 1/260)
Huccatül’Islâm El-Imâm El-Gazâlî, ihyâ ‘ulûm ed-dîn kitabinda c.1 s.260

Müfessirler :

وهذه نخبة من المفسرين المتوسلين

30/ الثعالبي ,, تفسير الثعالبي (4/458)
30/ Es-Sa’âlibî, Cevâhir el-ihsân Tefsirinde, c.4 s.458

31/ القرطبي ,,, تفير القرطبي (8/240)
31/ El-Kurtubî, Tefsîr el-Kurtubî adli tefsirinde. C.8 s.240

32/ النسفي ,, أثبت التوسل بقصة العتبي عند تفسير الآية ,,
32/ En-Nesefî, Nisâ suresinin 64. Ayetinin tefsîrini yaparak, Utbî’nin kissasini getirip Tevessülun delilini getiriyor.

33/ الألوسي ,, روح المعاني (1/82)
33/ El-Alûsî, Rûh el Ma’ânî tefsirinde c.1 s.82

34/ ابن كثير ,, أثبت التوسل بقصة العتبي
34/ Ibn Kesîr, Utbenin kissasindan Tevessülün delilini getiriyor. Ibn Kesîr Ibn Teymiyye’nin talebesi oldugunu unutmiyalim

Lugat ve gramer âlimleri :

وهذه نخبة من علماء لغة القرآن المتوسلين

35/ ابن منظور ,, لسان العرب ( 11/87)
35/ Ibn Menzûr, Lisânu’l Arab kitâbinda , c.11, s.87

36/ ابن خلكان ,, في وفيات الأعيان (6/132)
36/ Ibn Haliken, Vefiyetu’l e’yân kitabinda c.6 s.132

37/ ابن الأثير ,, الكامل في التاريخ (1/43)
37/ Ibnu’l Esîr, El-Kâmil fî târîh, c.1 s.43

38/ الفيروزابادي ,,( الصلات والبشر في الصلاة على خير البشر )
38/ El-Fayrûzâbâdî, Es-Silet ve’l-bisar fî salât ‘alâ khayri’l-basar.

39/ الأصفهاني ,, كتاب الأغاني (10/375)
39/ El-Isfahânî, El-agânî kitabinda, c.10 s.375

40/ القلقشندي ,, صاحب كتاب صبح الأعشى (11/302)
40/ El-Kalkasendî, Subhu’l A’sâ kitabinda c.11, s.302

41/ الابشيهي ,, صاحب كتاب المستطرف (2/508)
41/El-Ebsîhî, El-Mustataraf kitabinda c.2 s.508

42/ ياقوت الحموي ,, معجم البلدان (5/87)
42/ Yâkût el Hamavî, Mu’cemu’l buldân kitabinda. c.5 s.87

Categories: Tevessül, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.