Posts Tagged With: sehavi

Alimlerin sufiler hakkındaki sözleri..(1)

Tac’ed-Din es-Subki :

Mu`id en-ni`am’da tasavvuf başlığı altında şunları söyler: “ Allah onlara ömür versin ve onları(sufileri) selamlasın, ve Allah bizi cennetle onların yanına koysun. Onlar hakkında çok fazla şey söylenmiştir ve çok fazla cahil insan onlarla alakası olmayan şeyler söylemiştir… Gerçek şu ki, o insanlar dünyayı terk etti ve ibadetle meşgullerdi. ” (es-Subki, Mu`id en-ni`am ve mubid en-nikam s. 190.)

İmam Ebu İshak eş-Şatibî el-Malikî :

Kitabı el-İ`tisam’da şöyle yazar: “Cahillerin çoğu, sufilerin şeriate uymakta gevşek olduklarını düşünür. Böyle bir inanç atfedilmesi onlardan uzaktır! Onların yolunun ilk esası  sünnet-i seniyyedir ve ona uymayandan kaçınmaktır!” ( eş-Şatibi, el-İ`tisam min el-kutub, el-Muslim: macellat el-`aşira el-muhammediye’de söyledi (Zu el-ki`da 1373).

İmam eş-Şatibi ayrıca sufilerin ve tasavvufun bu kritere göre islamda bir bidat olarak sınıflandırılmasını da reddetti. ( Eş-Şatibi, el-I`tisam (Beyrut: Dar el-Kutub el-`Ilmiye, 1415/1995) s. 150-159).

İbn Haldun :

İbn Haldun ünlü Mukaddime’sinde şöyle dedi:

“Tasavvuf İslamî toplumdaki hukukun son dönem bilimlerinden biridir. Halbuki, tasavvufun temeli, (gerçekte görüldüğü gibi, daha eski) bu insanların ve onların yolunun daima selef ve sahabelerin ve halefin en kıdemlilerinin arasında bulunması, ve onların yolunun hakikat ve kılavuzluk olmasıdır.” (Mukaddimat ibn Haldun, s. 328.)

İmam es-Sehavî:

İmam Şems ed-Din Muhammed ibn Abdurrahman es-Sehavî, İbn Hacer el-`Askalanî’nin en iyi öğrencisidir ve  el-Cevahir el-mukallala fi’l-ahbar el-musalsala’sındaki yalnızca sufi raviler tarafından aktarılmış hadislere tahsis edilmiş bölümde, Sehavî der ki kendisi sufi yolunu Kahire’de Zeyn’ed-Din Ridvan el-Mukrî’den almıştır. (A.J. Arberry, Seheviyana: Chester Beatty Ms. Arab. 773 kaynaklı bir çalışma(Londra: Emery Walker Ltd., 1951) s. 35).

Zekeriyya ibn Muhammed Ensarî:

Zekeriyya ibn Muhammed Ensarî Şeyh’ul-İslam İbn Hacer el-Heytemî’nin hocası idi. İmam el-Ensarî Kuseyri hakkındaki şerhinde tasavvufu şöyle tanımlar:

“Tasavvuf ihtiyatın terkedilmesidir. Ayrıca şöyle denir: her nefeste aklını ve dikkatliliğini korumaktır; ayrıca: bütün meliklerin Malik’i olana doğru ilerlemede tam samimiyet(ciddiyet)tir; ayrıca: iyi işlere bağlılık ve kusurlardan kaçınmaktır; ve başka açıklamalar… Sufiyye ya da Sufiler, Allah onları saf (safahum) kıldığı ve onların kısıtsız (akhlasa lahum al-ni`am) bakmalarına izin vermesi hakikatinden dolayı bu isimle çağrılırlar.” (Zekeriyya el-Ensari, Şerh er-risale el-Kuşeyriyya (Kahire: dar’ul-kutub el-`arabiyya el-kubra, 1330/1912) s. 126).

Imam Zehebi Rahimahullah Sufi Seyhini kendi eserinde soyle takdim etmekte:

” Sufi, Sheyh,guvenilir Muhaddis. Ebu Abdullah Ahmed bin Hasan bin Abdul Cebbar bin Rashid el Bagdadi. “ Büyük Sufi”
[Es-Siyar A’lem el-Nubela, cilt No. 17, seh No. 211]

Imam Beyhaki(ra) sufi sheyhlerine baglanan hadisler nakletmisdir.Buna misal olarak “Shuabul Iman” adli kitapindaki bir hadisin isnadindaki ravilere bakalim:

أخبرنا ابو عبد الله الحافظ أخبرني ابو بكر محمد بن داود بن سليمان شيخ عصره في التصوف حدثني علي بن محمد بن خالد

Ebu Abdullah el-Hafiz ebuBekr> Muhammed bin Davud bin Sulaymendan “Zamaninin Sufi Şeyhi”> o da Ali bin Muhammed bin Halitden…
[Shu’a b ul Iman, Cilt No. 3, seh No. 170, Hedis # 3251]

Imam Zehebi(ra) Bu Muhaddis hakkinda shoyle diyor:

الإِمَامُ الْحَافِظُ الرَّبَّانِيُّ الْعَابِدُ، شَيْخُ الصُّوفِيَّةِ أَبُو بَكْرٍ، مُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ سُلَيْمَانَ النَّيْسَابُورِ يُّ الزَّاهِدُ… قَالَ أَبُو الْفَتْحِ الْقَوَّاسُ: سَمِعْتُ مِنْهُ، وَكَانَ يُقَالُ: إِنَّهُ مِنَ الأَوْلِيَاءِ وَسُئِلَ الدَّارَقُطْنِي ُّ عَنْهُ، فَقَالَ: فَاضِلٌ ثِقَةٌ أَرَّخَهُ الْحَاكِمُ، وَقَالَ: هُوَ شَيْخُ عَصْرِهِ فِي التَّصَوُّفِ،

Imam, dindar Hafiz,inancli abid . “Sufilerin Şeyhi”- Ebu Bekr Muhammed bin Davud bin Suleyman el-Neysaburi. “ ZAHID”…Imam Ebu Fettahin soyle dedigi isitildi:O,“EVLIYA”lar arasindadir…Imam Darakutniye onun hakkinda soruldu ve o dedi: O “FAZIL Ve SIKAdir”…Imam Hakim ayni zamanda ondan rivayet etmis ve demisdir: “O,zamaninin Tasavvuf Şeyhlerinden idi”
[Siyar A’lem el-Nubela Cilt No. 12, Seh No. 83]

Categories: Tasavvuf | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ibn Teymiyye hakkında bir kaç alim..

Şeyh Ahmed Medeni, Ibn Teymiyye hakkında.

Bizim hocamız, islam alimi Mevlana Medeni (rahimulahi aleyh) İbni Teymiyye konusunda Şah Abdülaziz Hazretlerin’den daha serttir çünkü “Allame” (İbni Teymiyye) ‘ nin yazılı eserlerini okumuş ve İbni Teymiye için kullanılan “ Şeyhu’l-Islam” tabirini sevmemiştir. Hadis alimi Mevlana Zekeriyya Sahibî ‘nin İbni Teymiyye için olan “Şeyhu’l-Islam” kullanımını Evcaz El Mesalik kitabında sevmediğini defalarca beyan etmesi bu yüzdendir. Ve Hüseyin Ahmet Medeni Hazretleri’nin kitabı El Şihab el Sahib, yalanları ortaya çıkartma konusunda ilim ve araştırma açısından karşılaştırılamaz harika bir kitaptır.

[Şeyh Keşmiri, Malfuzaat Muhaddis Kaşmiri, sayfa 414]

Hafız Sehavi : Ayrıca büyük ilim irfan sahibi, dünyevi zevklerden uzak, riyazete çekilmiş olan alimler bazı insanların dilleri tutarsız ve ince görüşlü olmamaları sebebiyle, onlardan ve onların ilimlerinden faydalanmamaya çok dikkat ederlerdi. (Bu tutarsız ve ince görüşlü olmayan kişiler) İbni Hazm ve İbni Teymiyye gibileridir.[Sehavi, I’lan bi al-Tawbikh s. 163]

Imam Suyuti  ibn Taymiyya hakkında:

İbni Teymiyye kibirli biriydi. Havaliydi. Kendisi herkesten üstünmüş, konuştuğu insanlar önemsizmiş gibi göstermek ve büyük Müslümanları alaya almak onun alışkanlığıydı.

[Suyuti, Kam’ al-Mu’arid]

Şeyhu’l-İslam Takiyuddin es-Subkî, İmam Abdurrauf el-Munavî’den İbn Teymiyye’nin tevessül hakkındaki görüşlerini şöyle nakleder (Hicrî: 1031):

Allah’ın izni ile Peygamber Efendimizden (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) yardım ve şefaat istemek uygundur.  Selef ve haleflerden hiç kimse bunu inkar etmemiştir, tâki İbn Teymiyye gelip de inkâr edene kadar, doğru yoldan sapıp hiçbir alimin demediğini söyleme pozisyonunu icat edene kadar. Ve o müslümanlar için ibret oldu.

[al-Munavî, Feyzu’l-Kadir, 2:170]

İmam Mustafa ibn Ahmad eş-Şattî el-Hanbelî (Hicrî: 1348) bunu İslam alimi Takiyuddin es-Subkî’den de şöyle rivayet etmiştir:

Peygamberi (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) Rabbine aracı yapmak iyi bir davranıştır. İlk gelen nesilden (selef) ve onları takip eden (halef) nesilden hiç kimse bunu yalanlamadı. İbn Teymiyye gelene kadar. Şefaati inkar etmiş, doğru yoldan çıkmış ve kendisinden önce hiçbir alimin demediğini demeyi icat etmiştir ve İslam ahalisi tarafından böylece bilinmiştir.

[eş-Şettî, el-Nukulu’ş-Şar’iyya fi’r-Reddi ‘ale’l-Vehhabiyye, İnglizce tercümesi: al-Hajj Abu Ja’far al-Hanbali as The Divine Texts, sahife 57]

İmam Takiyuddin el-Hisnî (Hicrî: 829),  İbn Teymiyye’nin Eşarî karşıtı takipçilerinin inançlarını gizli tutan özenti ve azınlık gruplar olması ve bazı cezalardan kaçmaları sebebiyle inançlarını gizlemeleri hakkında:

Ağır cezalar, kırpaç, haps, başlarının kesilmesi hiçbir zaman onlardan uzak olmadı. Halbuki onlar çürük inançlarını gizliden, kapalı ve kilitli kapılar ardından ve sessizce yayıp konuşurlardı ve duvarın kulağı var derlerdi.

[İmam Takiyuddin el-Hisnî, Def’u Şubeh men Şebbeha ve Tamerrada, 236-7]

İmam Ahmed el-Kastelanî’nin (Hicrî: 923), İbn Teymiyye’nin Peygamberin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabrini ziyaretini yasakalayıcı sözlerine dair ifadeleri:

Şeyh Takiyuddin İbn Teymiyye’nin bu konu hakkında, yani Peygamberi (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) ziyaret edenleri etkilemek için iğrenç ve kaba cümleleri vardır, Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) ziyaret etmek ve oraları gezmek yasaklanmış ve onlara göre bu bir salih amel değil de tam tersi imiş. Şeyhu’l-İslam Takiyuddin es-Subkî onu Şifa es-Sekam adlı eserinde yermiş, inananların kalplerini onurlandırmıştır.

[Muhammed bin Abdulbaki ez-Zurkani, Şerhu’l-Mevahibu’l-Leduniyye (Kahire, Hicrî: 1291), 8:343]

Molla Aliyyu’l-Kârî el-Haravî el-Hanefî’nin (Hicrî: 1014), İbn Teymiyye’nin Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabrini ziyaret etmeyi yasaklaması hakkındaki görüşü:

Habelilerde, İbn Teymiyye Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) kabir ziyaretini yasaklamasıyla aşırıya kaçmıştır. Tıpkı şu şekilde karşı görüşü savunanlar gibi: ‘Kabri ziyaret etmek ibadettir ve onu yalanlamakla kafir olunur.’ Belki bu ikinci görüş cumhur alimin kabul gördüğü bir meseleyi yasak etmenin inançsızlık olarak da yorumlanabileceği açısından doğru olana daha yakındır.

[Molla Aliyyu’l-Kârî el-Haravî el-Hanefî, Şerhu’ş-Şifa (Beyrut: Daru’l-Kutubu’l-‘İlmiyye, 2001), 2:152]

Categories: Ibn Teymiyye | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da Blog Oluşturun.