Posts Tagged With: edep

Imam Müslim, imam Buhari’nin ayağını öpmeye izin istiyor!

alin opme

Ahmed bin Hamdal el Kesâr Müslim bin Haccac(rah) yani İmam Müslim(ra)’i İmam Buharî (ra)’nin avlusuna girdiğini gördüğünü söyledi ve girdikten sonra İmam Buharî(ra)’nin alnını öptü, bundan sonra ayağını öpebilmek için izin istedi, ondan sonra dedi ki, Ey öğretmenler öğretmeni,hadisçilerin üstadı ve hadis tahriçlerinde büyük alim”

[El Bidaye ven Nihaye(11/33), Mektebe el Ma’rif, Beirut, Lübnan]

-İmam Zehebi(ra) Kitap: Siyir El Elâm en Nubela, Çıld 3, s. 3343, İmam Buharînin biografisi altında, biografi no:4969, Bait Al Afkaar Ad Dawliya, Lübnan Yıl: 2004

Ayak öpme caiz olmasaydı, Imam Müslim gibi biri bunun yapmak icin izin istemezdi!

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

İMAM-I MALİK (ra) VE EDEB

Malikî mezhebinin imamı Mâlik b. Enes rh .a . Medine’de, Mescid -i Nebî’de ders verirken Hz. Ömer r.a.’ ın hüküm ve meşveret için oturduğu yerde otururdu. Evi de büyük sahabi Abdullah b. Mes’ud r.a.’ ın oturduğu evdi. ( Ebu Nuaym , Hilyetu’l -Evliya, 6/346)

Salih zatlarla birlikte bulunmaya ayrı bir önem verir ve şöyle derdi:
“Kalbimde bir kasvet hissettiğim zaman Muhammed b. Münkedir’e gider, bir süre yüzüne bakarım. Bu, günlerce bana bir ibret ve nasihat olarak yeter.” (Kadı İyâd , Tertîbu’l – Medârik , 1/179)

Peygamber saygısının zirvesi

Kendisine talebelik etmiş olan İmam Şâfiî rh.a. anlatıyor:
Mâlik’in kapısında bağlı cins atlar ve bir de katır gördüm ve “ne güzel!” dedim. “Al, hepsi benden sana hibe olsun.” dedi. “Binmen için birini kendine ayır.” dedim; şöyle karşılık verdi:

– “Allah’ın Peygamberi’nin gezdiği toprakta hayvan sırtında gezmekten hayâ ediyorum.” (Aynı eser, aynı yer.)

Talebelerinden biri şöyle demiştir:
– “Mâlik bizimle beraber oturduğu zaman sanki bizden biriymiş gibi olur, bizimle beraber söze dalar, bizden daha çok tevazu gösterirdi. Fakat hadis-i şerif rivayetine başladığı zaman, artık sözü bizde heybet hissi uyandırır; sanki bizi tanımıyormuş, biz de kendisini tanımıyormuşuz gibi konuşurdu.” ( EbuZehra, İmam Mâlik , 53)

Hadis dersine çıkmadan önce abdest alır, güzel elbiselerini giyer, güzel koku sürünürdü. Ders boyunca vakar ve sekinetin muhafazasına dikkat ederdi.

Bir keresinde Ebu Hâzim’in meclisine gitmiş, yer bulamadığı için ayakta kalmıştı. Ebu Hâzim’in naklettiği hadisleri yazmadığını görenler bunun sebebini sorduklarında şöyle demişti:
– “Hz. Peygamber s.a.v.’in hadislerini ayakta iken almayı uygun görmedim.” (el- Halîlî , el- İrşâd , 26)

Ayakta iken, yürürken veya acele bir işi varken hadis rivayet etmekten hoşlanmaz ve şöyle derdi:
– “ Rasul -i Ekrem s.a.v.’den rivayet ettiğim hadisin anlamını iyi kavramak isterim.” ( Ebu Nuaym , a. g.e ., 6/347)

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Peygambermize(sav) hürmet!

Takoz gibi okuyup, binlerce milyonlarca alim ulemaya muhalefet edenler TAZİM-EDEP ile ŞİRK-KÜFÜR arasındaki farkı bilmiyorlar..!
Bu yazıyı okudukta sonra halen inkar deryasına dalacaklar mı ???

URVE BİN MESUD ES SEKAFİ
umre için EFENDİMİZ SAV 1400 kişi ile çıktıklarında müşrikler savaş yapmak istediler. ve Urve bin mesud es sekafi’yi elçi olarak gönderdiler. URVE kureyşlilere geri döndüğünde şöyle der:

EY KAVM VALLAHİ MUHAMMED KRALLARI GEÇTİ, KAYSER KİSRA NECAŞİ… –>VALLAHİ MUHAMMED’İN ASHABININ ONU YÜCELTTİĞİ KADAR HİÇBİR ASHAB KENDİ KRALINI KENDİ EFENDİSİNİ BU KADAR YÜCELTTİĞİNİ GÖRMEDİM…<–
-ONUN YÜZÜNE SAKALINA ELLEYECEĞİM ZAMAN İLLA BİR ASHABI ÇIKIP BENİ ENGELLEDİ.
– ABDEST ALDIĞINDA ONUN ABDEST SUYUNU ALABİLMEK İÇİN KAVGA EDERLERDİ.
-KONUŞTUĞU AN SUSAR ONU DİNLERLERDİ.
– KONUŞTUĞU VAKİT, ONA EDEBEN ONUN YÜZÜNE BAKMAZLARDI . SİZE NE SUNDUYSA GİDİN KABUL EDİN…
(ER REHİKUL MAHTUM) ALBANİ VE İBN TEYMİYYE TALEBELERİNİN DE HAZIRLADIKLARI TEZDE BİLE GEÇİYOR…
(sahih buhari/ kitabu bed’il vahiy/ 2731, sunen i ebi davud/ babun fi sulhil aduv/ 2767, sunen el kubra lilbeyhaki/ babul muhadeneti alen nazar/ 19280)

SAHABELER YÜCELTEREK ŞİRK Mİ YAPTILAR HELAK MI OLDU?

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Vehhabilik(tarih-hadis-alimler) | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

Ebu Hanife(ra) fazileti(3)

Şafii imamlar’ından Şeyhülislam İbn Hacer el Heytemi’nin İmam Azam hakkında ki yazdığı Fıkhın Sultanı adındaki eserden alıntılar:

Hikaye edilir ki bir gün Abdullah b.Mübarek hazretleri insanlara hadisleri aktardığı bir sırada, “Hadisi Bana Nu’man b. sabit rivayet etti”deyince “Kimi kastediyorsunuz?”denildi. “Evet, ilmin özü olan Ebu Hanife’yi kastediyorum”diye cevap verince orada bulunanlardan bazılarının hadisi yazmaktan geri durduklarını gördü. Biraz duraklama ve sessizlikten sonra dedi ki: “Ey insanlar, edebiniz az, alim imamların mertebesi konusunda cehaletiniz çok olup hala ilim sahiplerini farkedemiyorsunuz. Ebu Hanife hazretleri her ilimde kendisine uyulmaya herkesten çok hak sahibidir. O, öyle fakih bir alım ve öyle takva sahibi temiz bir imamdi ki kimsenin açıklayamadığı, anlayamadığı ilmi sırları açıklayıp anlatmıştır”. İşte edep konusundaki ihmalden dolayı bir ay süresince hadis aktarmayı terkedeceğine yemin etti.

Sufyan-ı Sevri demiştir ki : “Ebu hanife hazretlerinin yanından  geliyorum”diyen kimseye hitaben,”Dünya üzerinde bulunanların en fakihi olan zatın huzurundan geliyorsun demektir”dedi

Yine Sufyan-ı Sevri demiştir ki: “Ebu Hanife hazretlerine muhalefet etmek isteyen kimsenin, değer itibarıyla daha üste ve ilim yönünden daha bilgili olması gerekir ki böyle bir şahıs bu zamanlarda bulunmaz

Ebu Hanife’nin Kitâbu’r-Rehn’İ Sufyan hazretlerinin başı altında görülünce, “Siz bunu okurmusunuz?”diyenlere, “Evet, nedemek istiyorsunuz? Keşke Ebu Hanife hazretlerinin her kitabı elime geçse de okuyabilsem. Bizler insaf etmiyoruz. Yoksa o, ilmi zorukları halledip açıklama konusunda en yüksek dereceye ermiş ve basklarına meydan bırakmamıştır” Onun için Ebu Yusuf hazretleri, “Sufyan-ı Sevri İmam Azam’a benden daha çok uyardı”demiştir.

Categories: Ebu Hanife(r.a.), Mezhep imamımız Ebu Hanife(ra) | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Peygamber(sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin bir tel saçı!!

Peygamber(sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin bir tel saçı!!

IMAM ZEHEBI(radiallahu anh)’den

Özet: Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olmayı, yeryüzünün bütün altın ve gümüşlerine sahip olmaya tercih ederdim.

Büyük tabiîlerden fakih ve muhaddis Abîda b. Amr es-Selmanî’ dir (ö. 72/691). Aslen Yemen’li olan Abide, Efendimiz’in vefatından iki yıl kadar önce, Mekke fethi sıralarında müslüman oldu, fakat içinde bulunduğu şartlar sebebiyle Medine’ye gelip de Resulullah Efendimiz’i göremedi. Ancak Hz. Ömer devrinde Küfe’ye gelip yerleşti ve birçok fütühata katıldı. Fıkıh dediğimiz İslam Hukuku’nda öylesine büyük bir şöhret kazandı ki, Küfe’nin meşhur dört fakîhinin en üstünü olarak o gösterildi. Devrinin en büyük kadılarından biri olan Kadî Şüreyh bile içinden çıkamadığı meseleleri gelip ona danışırdı.

Kendisinden en çok faydalanan talebesi Enes İbni Malik’in azatlı kölesi olan şöhretli fıkıh alimi Muhammed İbni Şirin ile bir gün Efendimiz’e dair sohbet ediyorlardı. İbni Şîrîn, efendisi Enes İbni Malik sayesinde Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olduğunu söyledi. Böyle bir devleti elden kaçıran Abide es-Selmanî üzüntüsünü şöyle dile getirdi:- Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olmayı, yeryüzünün bütün altın ve gümüşlerine sahip olmaya tercih ederdim.

Abide es-Selmanî’nin gönül zenginliğini gösteren bu özlü sözler, Zehebî’yi (ö. 748/1348) çok duygulandırmıştır. 23 ciltten meydana gelen Siyerü a’lami’n-nübela adlı eserinde (IV , 42-43) bu sözleri naklettikten sonra, büyük bir duygu seli halindeki hislerini şöyle dile getirmiştir:

”Resûlullah’ın bir tel saçını, insanların sahip olduğu bütün altın ve gümüşlere tercih eden Abîde’nin bu sözleri, doruk noktasındaki bir muhabbetin göstergesidir. O büyük alim, Hz. Peygamber’in vefatının üzerinden yalnızca elli sene geçmişken böyle söylerse, onun vusülünden yedi yüz sene sonra şayet güvenli bir şekilde onun bir tel saçını veya pabucunun kayışını, yahut kesip attığı bir tırnağını, hatta su içtiği toprak kabın bir parçasını elde edecek olsak, acaba bizim ne söylememiz gerekir! Şayet zengin bir adam servetinin büyük bir kısmını böyle bir şeyi elde etmek için sarf etse, sen ona saçıp savuran veya akılsızca para harcayan biri gözüyle mi bakarsın? Hayır, hayır. Resulullah’ın mübarek elleriyle yaptığı Mescid-i Nebevi’sini ziyaret edebilmek, onun aziz şehrinde Hücre-i saadet’inin yanı başında kendisine selam verebilmek için varını yoğunu harcamaktan çekinme! Medine’ye vardığında onun sevgili Uhud’una doya doya bak ve onu sen de sev! Çünkü Uhud’u senin Peygamber’in aleyhisselam da çok severdi. Onun ravzasına ve oturup kalktığı yerlere defalarca giderek ruhunu iyice doyurup kandırmaya gayret et! Zira Kainatın Efendisi olan o zatı canından, yavrundan, sahip olduğun her şeyden, kısacası bütün insanlardan, daha çok sevmedikçe mü’min olamazsın. Cennetten yeryüzüne inen o mübarek Hacerülesved’i öp! Kainatın Efendisi’nin öptüğü yeri öğrenerek oraya dudağını yapıştır! Cenab-ı Mevla’nın sana lütfettiği bu saadet sebebiyle haydi gözün aydın olsun. Dünyada bundan daha büyük bir bahtiyarlık yoktur. Şayet Resül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in Hacerülesved’e doğru kaldırıp işaret ettiği, sonra da öptüğü bastonu bugün ele geçirmîş olsaydık, o bastonu görüp öpebilmek için bütün gayretimizi sarf etmemiz gerekirdi. Artık şunu kesin olarak biliyoruz ki, Hacerülesved’i öpmek, onun bastonunu ve pabucunu öpmekten daha değerli ve faziletlidir. Tabiî alimlerinden Sabit el-Bünani, Enes b. Malik’i görünce elini tutar ve “bu el, Resulullah’ın eline dokunmuş bir eldir” diye öperdi. … Şayet hacca gidememişsen, hacdan dönenlerden birini kucakla ve “bu ağız, sevgilim aleyhisselam’ın öptüğü taşı öpmüştür” diyerek sen de onun ağzını öp!

Categories: Teberrük, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Tâbiîn İmanlarının Hadis Rivayetindeki Edepleri

Saîd b. el-Müseyyeb (ö.94/712), hasta yatağında hadis rivayet etmeyi hoş görmez, yatağından doğrulur ve oturduğu yerden hadis rivayet ederdi.[1] İbn Sirîn (ö.110/728), hadis rivayet ederken sanki bir şeyden korkan, bir şeyden sakındıran insan gibi davranırdı.[2] Katâde (ö.117/735), hadislerin ab­destli olarak rivayet edilmesini güzel görürdü.[3] A’meş (ö.148/765), abdesti olmadığı zaman hadis rivayet etmek isterse teyemmüm alırdı.[4]

[1] Süyûtî, Miftâh, s. 67.
[2] İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, III, 242
[3] Süyûtî, Miftâh, s. 67.
[4] Süyûtî, Miftâh, s. 67.

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Edep Yâ Hû | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

El ve ayak öpmek!

Abd Kays dan bir heyet Medineye geldi ve onlardan biri(Zaid) söyle dedi: Kim atindan daha once iinebilicek(ve eve gidicek) diye yaristik, Peygamberin(sav) elini ve ayagini opmek icin. Ve bunu ilk gerceklestiren Eshac idi!

[Ebu Davud (Kitab al-Adab, #4548),, Taberani (Mucemul Kebir #5313,Mucemul Evsat #418),, Bezzar (Zevaid, 3:278),,Buhari(Edeb el Mufred #978),,Ibn Hacer(Fethul Bari 11:57) ]

Şueyb dedi ki,Ben Aliyi(r.a) Abbasin(r.a) ellerini ve ayaklarini öperken gördüm

[Imam Buhari,El Edeb El Mufred,hadis no 976] 

İmam Zehebi(r.a) dedi ki,

إسناده حسن-isnadi Hasendir

(İmam Zehebi,Siyer Alem En Nubela,cilt 2,sayfa 94) 

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Edep Yâ Hû | Etiketler: , , , , , ,

Guzel ahlak(2)

Allah Resulü(sallallahü aleyhi vesellem) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sıcak şu buzu erittiği gibi, iyi huylu olmakta insanın günahlarını erittir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü huylu olmak da insanın ibadetlerini bozar, yök eder”[1]

İkrime(radiallahü anh) şöyle derdi: “Her şeyin bir esası vardır. İslamiyet’in esası da güzel ahlaktır”[2]

İbn Ata bir gün dostlarına, “Manevi olarak yükselenler ne ile yükseldiler?” diye sordu. Orada bulunanların bir kısmı, çok oruçla, bir kısmı güzel mücahede ile bir kısmı, nefis muhasebesiyle, bir kısmı cömertlik yapmakla, diye cevap verdiler. Bunun üzerine İbn Ata şöyle dedi:
“Yüksek derecelere ve üstün hallere kavuşanlar, anca güzel ahlak ile kavuştular. Allah teal’ya mahlukat içinde en yakın olan, Muhammed aleyhisselamdır. Onun yolunda olanlar güzel ahlak sahibi olanlardır”[3]

Peygamber efendimiz(sallallahü aleyhi vesellem), “Ben ancak güzel ahlaki tamamlamak üzeri gönderildim” buyurmuştur[4]

[1]Münziri,et-Tegrip ve’t-Terhip,3/411; Heysemi, ez-Zevaid,nr12690; Ali- el Muttaki, Kenzü’l-Ummal,nr5132
[2]Ibnü’l Cevzi, Sifatü’s-Safve, 1/455; Ebu Nuaym, Hilye,3/340
[3] Ibnü’l Cevzi, Sifatü’s-Safve, 1/570; Gazali, Ihya, 2/1439
[4]Malik, Muvatta, Hüsnü’l-Hulk,1(nr8); Buhari, edebü’l-Müfred,nr273; Ahmed b. Hanbel, el-Musned, 2/381…..

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Edep Yâ Hû | Etiketler: , , , , , ,

Güzel ahlak(1)

Yüce Allah , Resulullah efendimiz’in (sallallahü aleyhi vesellem) güzel ahlakını överek şöyle buyurmuştur: “Sen elbette en büyük(en güzel) ahlak üzereşin[1]

Peygamber efendimiz de (sallallahü aleyhi vesellem)”kıyamette teraziye konan en ağır şeyin, güzel ahlak”olduğunu belirtmiştir[2]

Ebu Hüreyre’nin(radiallahü anh) naklettiğine göre, Peygamber efendimiz(sallallahü aleyhi vesellem),
“Size, dünya ve ahirette en şerefli ahlaki haber vereyim mi?”diye sordu; orada bulunanlar, “evet haber verin ya resulullah” dediler. Allah Resulü(sallallahü aleyhi vesellem) şöyle buyurdular: “Sizden ilgiyi kesenle siz gidip ilgilenin, size zulmedeni affedin ve sizden (malını ve yardımını) esirgeyene siz verin”[3]

Peygamver efendimiz(sallallahü aleyhi vesellem), “Sizin bana en yakınınız, Allah katında ahlakça en güzel olanınızdır” buyurmuştur[4]

Enes b. Malik (radiallahü anh) anlatıyor: Resulullah Efendimiz’e( sallallahü aleyhi vesellem), “Müminlerden hangisi en faziletlidir?”diye soruldu;
“Ahlakça en güzel olanlar!”cevabını Verdi.
“Peki, müminlerden hangisi en akıllıdır?”diye sorulunca, Resulullah Efendimiz( sallallahü aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:: “Ölümü en çok zikreden ve ölüm gelmeden önce onun en iyi hazırlık yapanlardır. İşte gerçek akıllılar bunlardır”[5]

Uşame b. Serik anlatır: “Bir gün Hz. Peygamber’in(sallallahü aleyhi vesellem) yanında oturuyorduk. Herkesin sessizce oturduğu sırada birkaç kişi gelip, Resulullah’a(sallallahü aleyhi vesellem)”Allahü Teala en çok kimi sever ?”diye sordular. Peygamber efendimiz(sallallahü aleyhi vesellem), “Ahlakı en güzel olanı” buyurdu[6]

[1]Kalem 68/4
[2]Ebu Davud, Edep, 7(nr.3799); Tirmizi, Birr, 62(nr 2002)
[3]Beyhaki, Suabü’l-Iman, nr8081; Heysemi, ez-Zevaid, nr.13691; Ibn Ebü’d-Dünya, Mekarimü’l-Ahlak, nr.26
[4]Tirmizi, Birr,71; Buhari, Edebü’l-Mufred, nr.272; Ali el Muttaki, Kenzu’l-Ummal, nr.5154. Tebrizi, Miskatï’l-Mesabih, nr.5073
[5]Tirmizi, kiyamet, 25; Ibn Mace, Zuhd, 31(nr.4259); beyhaki, Suabü’l-Iman, nr7993-10550; Ibnu’l-Mubarek, ez zuhd, nr258
[6]IbnHibban, es-Salih, nr478; Ali el-Muttaki, Kenzu’l-Ummal, nr5138; Acluni, Kesfü’l-Hafa, nr131

Categories: ahlak,edep ve benzeri konular, Edep Yâ Hû | Etiketler: , , , , , , ,

WordPress.com'da Blog Oluşturun.