Posts Tagged With: fakih

Ibni el Mübarek(ra) Imam Azam Ebu Hanife(ra) hakkında!


Gördüğünüz resim İmam Zehebinin(r.a) “Siyer Alem En Nubela” isimli kitabinin 6-ci ciltinin 403-cü sayfasidir ve bu sayfada şu sözler geçmekte:

وقال ابن المبارك: أبو حنيفة أفقه الناس

“İbni El Mübarek dedi ki:”Ebu Hanife insanlar arasinda en fakih olanidir”

Ayni zamanda bu rivayet Imam Hacer el-Askalaninin(r.a) “Tehzib ut Tehzib” adli kitabinin, cilt No.10, sayfa No. 401-de geçmektedir.

Categories: Ebu Hanife(r.a.), Mezhep imamımız Ebu Hanife(ra) | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

Peygamber(sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin bir tel saçı!!

Peygamber(sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin bir tel saçı!!

IMAM ZEHEBI(radiallahu anh)’den

Özet: Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olmayı, yeryüzünün bütün altın ve gümüşlerine sahip olmaya tercih ederdim.

Büyük tabiîlerden fakih ve muhaddis Abîda b. Amr es-Selmanî’ dir (ö. 72/691). Aslen Yemen’li olan Abide, Efendimiz’in vefatından iki yıl kadar önce, Mekke fethi sıralarında müslüman oldu, fakat içinde bulunduğu şartlar sebebiyle Medine’ye gelip de Resulullah Efendimiz’i göremedi. Ancak Hz. Ömer devrinde Küfe’ye gelip yerleşti ve birçok fütühata katıldı. Fıkıh dediğimiz İslam Hukuku’nda öylesine büyük bir şöhret kazandı ki, Küfe’nin meşhur dört fakîhinin en üstünü olarak o gösterildi. Devrinin en büyük kadılarından biri olan Kadî Şüreyh bile içinden çıkamadığı meseleleri gelip ona danışırdı.

Kendisinden en çok faydalanan talebesi Enes İbni Malik’in azatlı kölesi olan şöhretli fıkıh alimi Muhammed İbni Şirin ile bir gün Efendimiz’e dair sohbet ediyorlardı. İbni Şîrîn, efendisi Enes İbni Malik sayesinde Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olduğunu söyledi. Böyle bir devleti elden kaçıran Abide es-Selmanî üzüntüsünü şöyle dile getirdi:- Resûlullah’ın bir tel saçına sahip olmayı, yeryüzünün bütün altın ve gümüşlerine sahip olmaya tercih ederdim.

Abide es-Selmanî’nin gönül zenginliğini gösteren bu özlü sözler, Zehebî’yi (ö. 748/1348) çok duygulandırmıştır. 23 ciltten meydana gelen Siyerü a’lami’n-nübela adlı eserinde (IV , 42-43) bu sözleri naklettikten sonra, büyük bir duygu seli halindeki hislerini şöyle dile getirmiştir:

”Resûlullah’ın bir tel saçını, insanların sahip olduğu bütün altın ve gümüşlere tercih eden Abîde’nin bu sözleri, doruk noktasındaki bir muhabbetin göstergesidir. O büyük alim, Hz. Peygamber’in vefatının üzerinden yalnızca elli sene geçmişken böyle söylerse, onun vusülünden yedi yüz sene sonra şayet güvenli bir şekilde onun bir tel saçını veya pabucunun kayışını, yahut kesip attığı bir tırnağını, hatta su içtiği toprak kabın bir parçasını elde edecek olsak, acaba bizim ne söylememiz gerekir! Şayet zengin bir adam servetinin büyük bir kısmını böyle bir şeyi elde etmek için sarf etse, sen ona saçıp savuran veya akılsızca para harcayan biri gözüyle mi bakarsın? Hayır, hayır. Resulullah’ın mübarek elleriyle yaptığı Mescid-i Nebevi’sini ziyaret edebilmek, onun aziz şehrinde Hücre-i saadet’inin yanı başında kendisine selam verebilmek için varını yoğunu harcamaktan çekinme! Medine’ye vardığında onun sevgili Uhud’una doya doya bak ve onu sen de sev! Çünkü Uhud’u senin Peygamber’in aleyhisselam da çok severdi. Onun ravzasına ve oturup kalktığı yerlere defalarca giderek ruhunu iyice doyurup kandırmaya gayret et! Zira Kainatın Efendisi olan o zatı canından, yavrundan, sahip olduğun her şeyden, kısacası bütün insanlardan, daha çok sevmedikçe mü’min olamazsın. Cennetten yeryüzüne inen o mübarek Hacerülesved’i öp! Kainatın Efendisi’nin öptüğü yeri öğrenerek oraya dudağını yapıştır! Cenab-ı Mevla’nın sana lütfettiği bu saadet sebebiyle haydi gözün aydın olsun. Dünyada bundan daha büyük bir bahtiyarlık yoktur. Şayet Resül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in Hacerülesved’e doğru kaldırıp işaret ettiği, sonra da öptüğü bastonu bugün ele geçirmîş olsaydık, o bastonu görüp öpebilmek için bütün gayretimizi sarf etmemiz gerekirdi. Artık şunu kesin olarak biliyoruz ki, Hacerülesved’i öpmek, onun bastonunu ve pabucunu öpmekten daha değerli ve faziletlidir. Tabiî alimlerinden Sabit el-Bünani, Enes b. Malik’i görünce elini tutar ve “bu el, Resulullah’ın eline dokunmuş bir eldir” diye öperdi. … Şayet hacca gidememişsen, hacdan dönenlerden birini kucakla ve “bu ağız, sevgilim aleyhisselam’ın öptüğü taşı öpmüştür” diyerek sen de onun ağzını öp!

Categories: Teberrük, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Herkes kendi görevini yapmali!!

HAK GELDİ BATIL YOK OLDU, BATIL YOK OLMAYA MAHKUMDUR…
HARİCİLER HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ BU ZAMANIMIZDA DA FİTNE VE FESADA DEVAM ETMEKTEDİRLER. ABDULLAH BİN UBEY BİN SELUL HAYATI BOYUNCA MUNAFIKLIK PEŞİNDEYDİ, BİR AN BİLE MUNAFIKLIĞINI BIRAKMADI.

Mü’min kardeşlerim;
Herkes kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Efendimiz sav yere bir çizgi çizdi ve bu benim çizgimdir benim yolumdur, etrafına da sağa sola sapan çizgiler çizdi ve bunlar da bu çizginin dışına çıkanlardır diye buyurdu.
Hariciler; adları zaten apaçık onların kişilik ve görüşlerinin haricul hat (çizginin dışına çıkanlar) olarak ortaya koyuyor.
Bunlar akaid alanında olsun fıkıh alanında olsun her zaman kendilerini alim allame zannedip güya doğru yol budur dercesine RESULULLAH’I sav bile yalanlamış oldular.

Bunlar BİDAT ehli insanlardır. Kendilerinin dışındakileri de kafir ve bidatçı olarak kabul ederler. Nasları güya kendi kafalarına göre güya sahih budur deyip HİÇBİR ALİM’E itibar etmezler. Sadece kendi mezhebindeki alimlere itibar ederler, zaten mezheb alimleri de bişey bilmedikleri için 4 mezhebin görüşünden bize göre sahih olanı alırız derler.
Bakalım sahih olanını bilince de bununla amel edebilirler mi?
TAKLİD ETMEDEN YAPABİLECEKLER Mİ ?
CEVAP:
Tarihe bi göz gezdirelim; HERKES KENDİ GÖREVİNİ YAPAR.
قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : إِذَا ضُيِّعَتِ الأَمَانَةُ فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ قَالَ كَيْفَ إِضَاعَتُهَا يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ إِذَا أُسْنِدَ الأَمْرُ إِلَى غَيْرِ أَهْلِهِ فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ.
Efendimiz sav: “Emanet zayi olduğu zaman kıyameti bekleyin! …
dedi ki: emanet nasıl zayi olur? buyurdu ki: “İş, ehli olmayan kimselere verilince emanet zayi edilmiş olur; işte o zaman kıyameti bekleyin”. (buhari/ ilim/ 2)
Demek ki kardeşlerim herkes kendi görevini yapacak, alim ilimle cahil alimin sözü ile…
Şimdi asıl konuya bakalım HÜKÜM ÇIKARMA İŞİ KİMİN İŞİ ?
HÜKÜM ÇIKARMAK FAKİHLERİN İŞİDİR, FAKİHLERDEN KASIT MÜCTEHİD ALİMLERDİR, müctehid alimler ”MUTLAK MÜCTEHİD, MÜCTEHİDUN FİL MEZHEB, MUCTEHİDUN FİL MESAİL vs”

Bu yüzden FAKİH; mufessir, muhaddis ve mutekellimlerden (kelam alimleri) görüşleri toplar ve HÜKMÜ KOYAR.

Ne mufessir ne muhaddis ne de mutekellim hüküm ile uğraşmazlar. MUFESSİRLER: ayet i kerimenin manalarını ve delaletlerini, nasih mensuhunu, nuzul sebebini vs dile getirirler ve onları FAKİHİN önüne koyarlar.
MUHADDİSLER: hadis i şerifleri sahih zayıf vs sıfatları ile toplarlar ve FAKİHİN önüne koyarlar.
MUTEKELLİMLER: akaidi kuralları dile getirir ve; bu amel küfrü gerektirir, şu amel bidatliği, o amel fasıklığı. Bilgileri FAKİHE sunarlar.

SONUÇ:
FAKİH (MÜCTEHİD): önce bir usul koyar ve; ayete, hadise ve akaide göre HÜKÜM verir.
o zaman bu hükümler öyle kafadan verilmiyor ya da bir hadis buldum evet sahihmiş o zaman hemen şu adama kafir diyebilirim, müşrik diyebilir demez….! bütün bu kurallar ÜMMETİN alimleri tarafından verilmiştir.
MUFESSİRLER: Kaç mufessir var? bunlardan kaçı hüküm belirtip ictihad etti?
MUHADDİSLER: en basiti İMAM I BUHARİ’NİN sahih kitabında 480 tane muhaddis var, İMAM I MÜSLİM’İN sahihinde 620 muhaddis var. Eğer araştırırsak ALLAH bilir belki binlerce MUHADDİS var ama hangisi hüküm verdi? bilmiyorlar mıydı??? hayır kesinlikle sahih olan hadisleri biliyorlardı ama onlardan sadece parmak sayısınca MUHADDİS hüküm verdi, o da bize delil olamaz çünkü onların FAKİHLİĞİ DE VARDI.
MUTEKELLİM: ka. mutekellim tenıyorsunuz ? onlardan da göz gezdirin hangileri ictihad ettiler???

BİR DAHA YUKARIDAKİ BİLGİLERE BAKALIM, TEKRAR TEKRAR OKUYALIM. BİZ BU KISIMLARDAN HANGİSİNDEYİZ???
CEVAP: HİÇBİRİ NE MUFESSİRİZ (AYET NEDİR BİLMİYORUZ DAHA ARAPÇA BİLE BİLMİYORUZ). NE MUHADDİSİZ (1 HADİS BULMAKLA OLMUYOR), NE MUTEKELLİMİZ (DAHA KELAM İLMİNİN MEBADİ VE MEKASIDLARINI BİLE BİLMİYORUZ, İLK KURALI OLAN AHKAM I AKLİYİ BİLE BİLMİYORUZ)
DİKKAT!!!
EĞER AYETLERİ, HADİSLERİ VE AKAİDİ KURALLARI OLDU DA BİR SİTEDE İNTERNETTE GEZERKEN AZ BİRAZ ÖĞRENDİK ! O ZAMAN SEN FAKİH DEĞİLSİN Kİ HÜKÜM VERECEKSİN???

KARDEŞLERİM; HARİCİLİK KİMSEYE FAYDA VERMEMİŞTİR. İBN UBEY BİN SELUL’ÜN (YUKARIDA DA DEĞİNDİĞİMİZ GİBİ MUNAFIKLARIN BAŞI) SONU GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE ÖLDÜ GİTTİ, ALLAH U TEALA: RESULÜNÜ SAV ONLARA MAĞFİRET DİLEMEKTEN DE NEHYETTİ, ONLARIN NAMAZINI DA KILMA ONLARA İSTİĞFAR (AF) DA DİLEME. DİYE EMRETTİ…!
اسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لَا تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ إِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
”Onlar için mağfiret dile veya onlar için mağfiret dileme. Eğer yetmiş kere mağfiret dilesen de Allah, onları asla mağfiret etmez. İşte bu, Allah’ı ve O’nun Resûl’ünü inkâr etmeleri sebebiyledir. Ve Allah, fasık kavmi hidayete erdirmez.” (TEVBE: 80)

O ZAMAN GÜZEL KARDEŞLERİM BİZ NEYİN DAVASINI YAPIYORUZ ?
İKİ AYET OKUDUK DİYE ALİM Mİ OLDUK?
BİZ EN İYİSİ BİR İNSAN ŞEKLİ GİBİ TASAVVUR EDERSEK İSLAMI; HERKES BİR YERDE HÜCRE OLUR.
EĞER AYAK HÜCRESİ KALKIP DESE Kİ: ”BEN BEYİN HÜCRESİ OLACAM”. AYAK TUTMAZ, İSLAM YIKILIR…!

KAFİRLERİN BÖL PARÇALA ->YE<- PROPAGANDALARINA ALET OLMUŞ OLURUZ. HARİCİLER HİÇBİR ZAMAN İSLAMA YARAR VERMEDİLER , KULLUHU ZARAR OLDU.

KENDİ NEFSİMİZE EZİYET ETMEYELİM. ÜSTÜMÜZE DÜŞEN; HÜKÜM VERİP İNSANLARI TEKFİR ETMEK DEĞİL, SALİH AMEL İŞLEYİP ALLAH U TEALA’YA KUL OLMAKTIR….

ALLAH U TEALA HAKKI HAK GÖSTERİP İNTİSAB, BATILI BATIL GÖSTERİP İCTİNAB ETMEYİ NASİP BUYURSUN..

Categories: Ictihad/hüküm çıkarmak, Mezhep | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.