Posts Tagged With: üseymin

Vehhabi imami Useymin’den Allah’a cisim isnadı!!

usaymin cisim
El Useymîn Ibni Teymiyye’ye ait olan « El Wâsitiyya » eserinin serhinde soyle diyor :

« Allâh’in ru’yetullâh’i (cennette Onu görmeyi) inkar edenler için makul delillere gelince, soyle demisler : Eger Allâh kendini gösteriyorsa demek ki bir cisim olmasina mecburdur. Ve cisim Allâh için imkansizdir çünkü bu tesbih ve temsile bulastiriyor.
Onlara reddiye : Eger Allâhi görmek için bir cisim olmasina gerekiyorsa o zaman öyledir, ama kesinlikle mahlukatlarin cisimlerine benzemedigini biliyoruz çünkü Allâh kur’ânda soyle buyuruyor : { Leyse kemislihi sey’un, wa Huwas-semî`u’l-Basîr}

Bu sapığa Ahmed bin Hanbel’den (radiallahu anh) cevap:

1) « إن الأسماء مأخوذة من الشريعة واللغة، وأهل اللغة وضعوا هذا الاسم على ذي طولٍ وعرضٍ وسمكٍ وتركيبٍ وصورةٍ وتأليف والله تعالى خارج عن ذلك كله، فلم يجز أن يسمى جسمًا لخروجه عن معنى الجسمية، ولم يجىء في الشريعة »

Imâm Ebû’l-Fadl Et-Temîmîya ait « i’tikâdu’l Munâbel Ebî ‘Abdillâh Ahmed bin Hanbel, sayfa 45 » kitâb’inda rivayet ettigine göre, imâm Ahmed bin Hanbel Allâh’a cisim verenlere söyle diyerek redd ediyor :
«isimler seriattan ve (arapça) lugattan alinmistir , oysa lugatin uzmanlari cisim kelimesi uzunluk, genislik, kalinlik, bilesim ve resim sunan her seye verildigini belirtiyorlar. Ve Allâh bunlardan münezzehtir. Demek ki Ona cisim vermek yasaktir cünki ondan münezzehtir, ayrica bu ifade Allâh’in isimlerinden oldugunu belirtilmemistir »

https://islamkalesi.wordpress.com/2012/06/24/imam-ahmed-bin-hanbel-allah-cisim-degildir/ ]

2) وقال الإمام أحمد رضي الله عنه :”من قال الله جسم لا كالأجسام كفر” رواه عن الإمام أحمد أبو محمد البغدادي صاحب الخصال من الحنابلة كما رواه عن أبي محمد الحافظ الفقيه الزركشي في كتابه “تشنيف المسامع” المجلد 4 ص 684.

Imâm Ahmed Ibn Hanbel – radiyallâhu `anhu soyle buyurdu : ” kim ki Allâh cisimdir ama cisimler gibi degil derse kâfirdir ” .
[bunu nakleden : imâm Ahmed Ebû Muhammed El-Bagdâdî ‘ el hisâl minel hanâbila ” adli eserinde; imâm El-Hâfiz Ez-Zerkesî ” tesnîfu’l masâmi` ” adli eserinde cilt.4 sayfa 684]

Categories: Istiva/tevil, Vehhabilik(tarih-hadis-alimler) | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

ez-Zehebi teberrük bahsinde şöyle bir mütalada bulunur:

“Ahmed bin Abdülmünim birçok defa bize nakletmiştir. O şöyle demektedir: “Ebû Cafer Saydalani yazılı olarak (kitabeten) Ebû Ali Haddad’tan, o da huzuren (yazılı değil sözlü) Ebû Naim el-Hafız’dan, o da Abdullah bin Cafer’den, o da Muhammed bin Asım’dan, o da Ebû Üsame’den, o Ubeydulah’tan, o Nafi’den, o da İbni Ömer’den nakletmiştir: (O, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’nin kabrine el sürmeyi mekruh görürdü) “Ben diyorum ki bu bir edepsizlik sayılacağı için mekruhtur.” Ahmed bin Hanbel’e Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in kabrine el sürmek ve öpmenin hükmünden sorduklarında bunda bir beis olmadığını söylemiştir. Bunu oğlu Abdullah bin Hanbel rivayet etmiştir. Eğer, “Sahabe böyle bir şey yapmış mıdır” diye sorulacak olursa şöyle cevap vermek mümkündür: “Sahabeyi Kiram onu hayattayken görmüş ve yeteri kadar beraber olmuşlardır. Ellerinden öpmüş, abdest suyunu kapışmış ve hac yaptığı zaman onun saçlarını bölüşmüşlerdi. Burnunu temizlediği zaman çıkanları birisi elleriyle yakalayarak yüzlerine bile sürmüşlerdi. Onun kabrine sürekli gelerek, saygıyla el sürmek ve öpmek arzusu, bizlere böyle bir imkân nasip olmadığı içindir. Görülmüyor mu ki sabit el-Benani “Bu eller Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem-’nün ellerine dokunmuştur” dediğinde, Enes bin Malik onun ellerini öpüp nasıl başına koymaktadır. Bu gibi işler sadece ve sadece Allah resulü -sallallahu aleyhi ve sellem-’ne olan muhabbetin taşkınlığından kaynaklanmaktadır. Zira her Müslüman Allah’ı ve resulü’nü kendisinden, evlatlarından, tüm insanlardan, malından, cennetten ve hurilerden daha fazla sevmek ile yükümlüdür. Hatta her bir mümin Hz. Ebûbekir ve Hz Ömer’i kendilerinden daha fazla severler. Nerede kaldı peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-.Bize aktarıldı ki Cindar, Bika dağı tarafında ikamet etmekteydi. Orada bir adamın Hz. Ebûbekir-radıyallâhu anh-’a hakaret edip sövdüğünü işitmişti. Bunun üzerine derhal kılıcını sıyırarak o adamın yanına gitmiş ve boynunu vurmuştu. Eğer kendine ya da babasına sövüldüğünü işitseydi elbette ki o adamın kanını dökmeyi mübah kabul etmezdi. Sahabeyi kiramın, nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbetlerinin taşkınlığından dolayı “Sana secde edelim mi?” diye sormalarının sebebi iyi anlaşılmalıdır. O -sallallahu aleyhi ve sellem- “hayır” diye cevaplamıştı ama eğer ki izin verseydi hepsi ona ibadet için değil, tazim için secde edeceklerdi. Aynı Yusuf -aleyhisselâm-’ın kardeşlerinin Yusuf’a secdesi gibi. Bir Müslüman, nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-’nin kabrine secde edecek olsa bile bu şekilde değerlendirilmelidir. Secde eden kişi elbette haram işleyip asi bir günahkâr olur. Ama tekfir edilmemelidir. Bunu söylemek ile böyle bir secdenin yasak olmadığını kastetmiyoruz. Kabirlere doğru kılınan namazlarda aynı böyledir.”

[Ez-Zehebi “Mucemu’ş-Şuyuh” 1/73–4 ]

Categories: Teberrük | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Kabir ziyareti!

Süleyman bin Ahmed bize haber verdi, Ebu zura ed Dımeşki’den, ebul yeman, saffan bin amr, raşid bin sad, asım bin humeyd, MUAZ BİN CEBEL’DEN ra: Peygamber efendimiz sav onu yemen’e gönderdiği zaman onunla beraber çıktı ve ona vasiyette bulundu….

Ayrılık vakti yaklaşınca: YA MUAZ BELKİ DE BU SENEMDEN SONRA BENİ GÖREMEYECEKSİN, Belki dönüşünde benim mescidime ve kabrime geleceksin. ”KABRİMİ ZİYARET EDEBİLECEKSİN”
ve MUAZ ra Efendimiz’den sav ayrılacağı için ağlamaya başladı
(marifetus sahabe/cild:17/ sayfa 145), (emali ibn beşşar/ cild:1/ sayfa:383) (ithaf ul xeyeretul mehere/ cild:3/ sayfa: 128)

”Ben size daha önce kabileri ziyaret etmeyi yasaklamıştım.Artık onları ziyaret edebilirsiniz”
(Müslim (III/65; VI/82) Ebu Davud (II/72,131) onun tarikinden Beyhaki (IV/77) Nesa’i (I/285,286; II/239,330) ve Ahmed (V/350,355,356,361)

Categories: Kabir ve ruh, Kabir ziyareti | Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

Kendi alimlerinin VEHHABILIGI kabul ettiklerinin delili!

Değerli kardeşlerimiz,Vehhabilerin ünlü şeyhlerinden İbni Baazin bu konudaki fikirlerini daha önce paylaşmiştik.Malumunuzdur ki,şimdiki selefilere vehhabi dediğin zaman bunu inkar ediyor ve kendilerine ehli sünnet olarak seslenmemizi istyorlar.Bakalim bu konuda kendi şeyhleri ne demektedir.

Selefilerin en muteber eserlerinden biri olan ve içerisinde onların en büyük şeyhlerinin fetvalarının toplandığı “Ed Durerus Seniyye fil Ecvibetin Necdiyyə” adlı eserin bir çok yerinde Vehhabilik itirafları mevcuddur:

1. Muhammed bin Eş Şeyh Abdil Latif bin Abdir Rahman kendisinin Vehhabi dininde olduğunu itiraf edərək diyor ki:
وصار بعض الناس : يسمِّع بنا معاشرِ الوهابية ، ولا يعرف حقيقة ما نحن عليه، وينسب الينا، ويضيف إلى ديننا ما لا ندعوا اليه

“Bazi insanlar, bizim düşüncelerin hakikatini bilmeden biz Vehhabiler cemaatını tankid ediyor, bize ve bizim dinimize davet etmediğimiz şeyleri nispet ediyorlar…”

2. İslam dininin müşriklerden ayrılmaq olduğunu ve onlar arasında olup onlara buğz edenin bile imanının olmadığını, bu mevzuda özür beyan eden bedevilərine izah eden Muhammed bin Eş Şeyh Abdül Latif bin Abdir Rahman diyor:
قلتم: هؤلاء كفار، هؤلاء مشركون، وليس معهم من الدين شيء، وأنهم يعلمون أنا نبغضهم، وأنا على طريقة الوهابية، وتظنون أن هذا هو إظهار الدين، فأبطلتم به وجوب الهجرة , فليس الأمر كما زعمتم

“Diyorsunuz: “Onlar (Ehli sünnetdən olan müslümanlar) kafirdirler, müşrikdirler, Dinle hiç bir alakalari yokdur. O kimseler benim onlara buğz etdiyimi ve Vehhabi tarikatinda olduğumu biliyorlar”.
Bu etdiyinizi dini izhar etmek zann edərek bununla hicretin vacibliyini iptal ediyorsunuz…
Halbuki, mesele sizin zann etdiyiniz gibi değil.”

3. Abdul Latif bin Eş Şeyh Abdur Rahman bin Hasan kendisinin Vehhabi dininde olduğunu itiraf ederek diyor ki:
فأبيتم هذا كله، وقلتم هذا دين الوهابية، ونعم هو ديننا بحمد الله

“(Bütün bu zikr etdiklerimizden) yüz döndererek “bu Vehhabilerin dinidir” dediniz.
Evet! Allaha hamd olsun bu (Vehhabilik) bizim dinimizdir!”
Kaynak: İbnul Kasin En Necdi: Ed Durerus Seniyye: 1/566, 8/433, 12/267
1417/1996

Kitabın başka yerlerinde de bu kelime sık-sık kullaniliyor. Gördüyümüz gibi, selefi şeyhleri kendilerinin Vehhabilik tarikati, hatta dini üzere olduklarını rahatlıkla kabul ediyorlar. Peki neden onun devamçıları israrlı şekilde bu adı inkar etmekdeler?

Vehhabi adını kabul edenlerden biride “selefi” alimlerden Muhammed Halil Harrasdır. O, kendi firkasini müdafaa için bir kitab yazmışdır. Kitabın adı ise böyledir “Vehhabilik Harekatı” (الحركة الوهابية
http://www.al-mostafa.info/data/arabic/depot2/gap.php?file=013856.pdf ilgilenenler kitabi burdan okuya bilirsiniz
Kendisinin Vehhabi olduğunu kabul edib, mezhebini müdafaa için kitab yazanlardan biride Muhammed Ahmed İsmaildir. O yazdığı kitaba “Vehhabilik Hakda Mülahazalar” (خواطر حول الوهابية) ismini vermişdir.
http://saaid.net/book/open.php?cat=83&book=4595bu linkden kitabi okuya bilirsiniz
Kendisini gürurla Vehhabi adlandıran ve bu mevzuda kitab yazanlardan biri de “selefilerin” kral yanlısı şeyhlerinden, okuyucuya artık malum olan Suleyman bin Sahmendir.
Onun kitaba verdiyi isim ise böyledir:
الهدية السنية و التحفة الوهابية النجدية لجميع إخواننا الموحدين من أهل الملة الحنفية والطريقة المحمدية

“El Hediyyetus Seniyye vet Tuhfətul Vehhabiyyetun Necdiyye li İhvaninel Muvahhidin min Ehlil Milletil Hanifiyye vet Tarikatil Muhammediyye”

Kitabin bazi konu başliklari şöyle:
إذعان علماء مكة لدعوة الوهابية سنة 1218هـ
Hicri 1218-ci yilda Mekke alimlerinin Vehhabilik davetine tabi olması
ما فعله الوهابية بمكة
Vehhabilerin Mekkede yaptiklari
مذهب الوهابية والأصول والفروع
Vehhabilik mezhebi:Üsul ve furu
المذاهب وكتب التفسير والحديث عند الوهابية
Vehhabilere göre mezhebler, tefsir ve hadis kitaplari
http://dar.bibalex.org/webpages/mainpage.jsf?BibID=410690 kitabi şu linkden okuyabilirsiniz

Categories: Vehhabi Fitnesi, Vehhabiliğin kabul edilişi | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

Peygamberimizin(sav) kabrini yikmak istiyorlar!


Bi tasina dokununda dunyayi basiniza yikalim!!

Resimde gordugunuz vehhabi alimi Abu Abdurrahman Mukbil bin hadinin “Tuhfetul-mucib ala asiletil-hazir vel-ğarib” adli kitabinin 406 ci sayfasidir. Isaretlenmis yerde su ifadeler yer aliyor “biz arzu ediyoruz ki,yanimizda bulunan hadinin(Resulallah(s.a.s)) mezari uzerindeki cami yikilsin,ama goruyoruz ki,simdilik buna gucumuz yetmiyor.insallah,kisa veya uzun zaman icinde bunu yapacagiz,diger bidatleride kaldiracagiz”

Categories: Vehhabi Fitnesi, Vehhabilik(tarih-hadis-alimler) | Etiketler: , , , , , , , , , , ,

Resulullah’in(sav) kabrini ziyaret icin sefer!

İmâm-ı Sübkî:

İmâm-ı Sübkî:

Resûlullahı (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyâret için sefere çıkmaya dâir haberler:

Ebüdderdâ’dan (radıyallahü anh) da şöyle nakledilir: “Ömer bin Hattab (radıyallahü anh) Beyt-i Makdis’i fethedip, Câbiye denen yere gelince, Bilâl-i Habeşî, Hz. Ömer’den, Resûlullahın Medîne-i münevvereye hicretleri sırasında kendisine kardeş yaptığı Ebû Ruveyha’yı Şam’a yerleştirmesini istedi. Hz. Ömer, onun bu teklifini kabûl etti. Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh) burada evlendi. Birgün rü’yâsında Resûlullah efendimizi gördü. Resûlullah efendimiz ona; “Bu ne eziyet böyle yâ Bilâl? Beni ziyâret edeceğin zaman yaklaşmadı mı?” diye buyurunca, Bilâl-i Habeşî üzüntü ile uyandı. Bineğine bindi ve korku ile Medîne-i münevvereye doğru yola çıktı. Resûlullahın kabr-i şerîflerine geldi. Orada ağlamaya başladı. Sonra Hasen ve Hüseyn’in (r.anhümâ) yanlarına gitti. Onlara sarıldı ve onları öptü. Onlar Hz. Bilâl’e; “Mescid-i Nebevî’de Resûlullah için okuduğun ezân gibi bir ezânını dinlemek istiyoruz” dediler. Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh) onların bu isteğini kabûl etti. Mescid-i Nebevî’ye giderek, Resûlullah zamânında ezân okuduğu yerde durdu. Allahü Ekber, Allahü Ekber diye okumaya başlayınca, Medîne-i münevverede büyük bir heyecân meydâna geldi. Eşhedü en lâ ilahe illallah deyince, bu durum daha da arttı. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah okuyunca, herkes başlarını pencerelerden dışarı çıkardılar ve; “Yoksa Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar mı dirildi?” dediler. Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra, bugünden daha çok erkek ve kadınların ağladığı birgün görülmedi, İbn-i Asâkir de, Hz. Bilâl’in hayâtını anlatırken hâdiseyi zikretti.

[İmâm-ı Sübkî-Şifâüs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm]

Categories: Kabir ve ruh, Kabir ziyareti | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da Blog Oluşturun.