Posts Tagged With: ehli hak

VEHHABİ FİRKASİN TOKAT GİBİ CEVAP:”-MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB:”TEVESSÜL İCTİHADİ MESELEDİR VE BU MESELELERDE İNKAR OLMAZ”…!

Sevgili kardeşlerimiz,Tevessülü inkar eden vehhabiu firkasina kendi şeyhlerinin sözleri ile cevap vermeye devam ediyoruz

فكون بعض يرخص بالتوسل بالصالحين وبعضهم يخصه بالنبي صلى الله عليه وسلم, وأكثر العلماء ينهي عن ذلك ويكرهه, فهذه المسألة من مسائل الفقه,

 ولو كان الصواب عندنا قول الجمهور إنه مكروه فلا ننكر على من فعله, ولا إنكار في مسائل الاجتهاد, لكن إنكارنا على من دعا لمخلوق أعظم مما يدعو الله تعالى, ويقصد القبر يتضرع عند ضريح الشيخ عبد القادر أو غيره يطلب فيه تفريج الكربات

“Bazi alimlerin salihlerle tevessül etmeğe ruhsat vermeleri, bazilarininsa bunu Peygambere- sallalahu aleyhi ve sellem- mahsus etmeleri , alimlerin büyük bir kısmının ise bunu yasak edib mekruh saymaları fikhi meselelerden bir meseledir. Biz bunun mekruh olmasına dair cumhurun görüşünün doğru görüş olduğunu söylesek de, bunu edeni inkar etmiyoruz ve ictihadi meselelerde inkar etmek yokdur.”

“Fetava Mesail Şeyh Muhammed bin Abdülvehhab/9”

Abdulvehhabin buna mekruh demesi bizim icin delil degildir, ehli sunnete gore tevessul haktir! Burda sadece tevessul edenlere şirkle hitap edenlere tokat gibi cevap var, kendi imamlarindan

Categories: Tevessül | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Vehhabiliği kabul etmiyen Vehhabilere!(1)

VEHHABİ ŞEYH ABDULLATİF BİN ABDURRAHMAN:”HAMD OLSUN VEHHABİLİK BİZİM DİNİMİZDİR”…!

Abdul Latif bin Eş Şeyh Abdur-Rahman bin Hasan kendisinin Vehhabi dininde olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

فأبيتم هذا كله، وقلتم هذا دين الوهابية، ونعم هو ديننا بحمد الله

“(Bütün bu zikr etdiklerimizden) yüz döndererek “bu Vehhabilerin dinidir” dediniz.
Evet! Allaha hamd olsun bu (Vehhabilik) bizim dinimizdir!”

Kaynak: İbnul Kasim En Necdi: Ed Durerus Seniyye:cilt 12 sayfa 267

vehhabilik yoktur diyip duranlar iyi okuyup sindirsinler!!


Categories: Vehhabi Fitnesi, Vehhabiliğin kabul edilişi | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Imam Nesefi(ra) ve Akidesi!


Hamd Allaha,Salat ve selam onun Resulune(s.a.s),Ehli Beytine(a.s) ve şerefli sahabilerine(r.a) olsun!

Sevgili kardeşlerimiz,Ehli sünnet akidesini beyan etmekle vehhabilerin içine düştükler tecsim inancinin yanlişliğini beyan etmeye devam ediyoruz.Gördüğünüz resim İmam Nesefinin(r.a) “Behrul Kelam”(Mektebetu Darul farfur yayinevi,1421/2000) isimli kitabinin 110-cu sayfasidir.Bu sayfada şu sözler geçmekte:

ولا يجوز أنْ يوصَفَ الله تعالى بالمَجيء والذَّهاب , لأنَّ المَجيءَ والذَّهابَ مِن صفاتِ المخلوقين وأمَارات المُحدَثين , وهما صفتان منفيّتان عن الله تعالى , ألا ترى أنَّ إبراهيمَ عليه السلام كيف استدلّ بالمُنتقِل مِن مكان إلى مكان أنّه ليس برب حيث قال : { فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لا أُحِبُّ الْآفِلِينَ } , ومعنى قولِه تعالى : { وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفّاً صَفّاً } أي أمرُ ربِّك

“Yüce Allahın geliş, gidişle vasf edilmesi caiz deyil. Çünki, geliş ve gidiş mahluklarin sifatlarindan ve sonradan yaradılmışların alametlerindendir. Bu ikisi (geliş ve gidiş) yüce Allahdan nefy edilen sifatlardandir.
Görmüyormusun İbrahim – aleyhisselam – bir mekandan diğerine geçenin Rabb olmadığına “Yildiz batınca dedi: batanları sevmiyorum” ayetinde ifade edildiyi şekilde nasil delil getirdi?
Yüce Allahın “Rabbin ve melekler saf saf geldiyi zaman” ayetinin anlami ise, Rabbinin emri geldiyi zamandır.”

Categories: Istiva/Itikat, Istiva/tevil | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ruhlar istedigi her yere gidebilirler!

İbn Teymiyye; ölülerin görebilmesi ile alakalı Âişe radıyallâhu anhâ ve diğer sahâbelerden birçok rivâyet gelmektedir. Allah’ın dilediği zamanlarda da, ruh beden ile bir araya geldiğinde, tıpkı bir meleğin yeryüzüne inmesi, birden bir ışığın parlaması ya da uyuyan bir kimsenin bir anda uyanması gibi, bir anlık bir olaydır. Bu mana birçok rivâyette nakledilmektedir.(1)
Mücahid şöyle demektedir:
Bazen ruhlar defnedildikten itibaren yedi gün kabir içinde odalarda tutulurlar.
Mâlik b. Enes şöyle demektedir:
Bana ruhların istediği her yere gidebileceği rivâyeti ulaşmıştır.
Hazreti Âişe radıyallahu anhâ validemizden rivâyete göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Ruhlar toplu ordulardır. Onlardan (ezelde, Allah yolunda) birbiriyle tanışanlar itilâf eder (anlaşır, Allah uğrunda) tanışmayanlar ise ihtilaf eder (dünyada zıtlaşırlar.)” buyurdu. (2)
عن عبد الله بن عمرو بن العاص رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: إن أرواح المؤمنين لتلتقيان على مسيرة يوم وليلة وما رأى واحد منهما صاحبه.
Abdullah b. Amr b. el-Âs (v. 43/663) (radıyallahu anh)’tan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki Müminlerin ruhları, daha sahipleri birbirini görmeden, bir gün ve gecelik yol mesafesinde karşılaşırlar.”

[1] İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 24-362
[2] Buhârî, Enbiya: 3, (no: 3158, 3/1213). Müslim, Birr: 49, no: 2638, 4/2031

Categories: Ölünün tasarrufu, Kabir ve ruh | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

Bilal Habeşi yüzünü peygamber’in(sav) kabrin topragina sürüyor!

İmam İbni Asâkîr “Tarih Dimaşk” adlı kitabında şöyle rivayet ediyor:

“Hazreti Ebu Bekir’in zamanında Hazreti Bilal Habeşi Şam’a yerleşti. Daha sonra Hazreti Ömer’in zamanında Peygamber Efendimizi rüyasında gördü. Peygamber Efendimiz ona şoyle dedi:

“Nedir bu soğukluk ya Bilal? Seni özledik.” Bilal sabahleyin uyandığında hemen Medine’ye doğru yola çıktı. Medine’ye vardığında, hemen Peygamber Efendimizin kabrine gitti. Yüzünü kabrin toprağına sürmeye başladı. O kadar ağladı ki, yüzüne yakın olan toprak çamur oldu. Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin, Bilal’in geldiğini duyunca, hemen ona gelip ondan ezan okumasını istediler.
Emirü’l-Mü’minin Ömer İbni Hattab -radıyallâhu anh- vefatı yaklaştığında oğlu Abdullah’ı, Hazreti Aişe -radıyallâhu anhâ-’ya izin istemek için göndermişti. Oğluna dedi ki:
“Ömer senden iki arkadaşı (Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Hazreti Ebû Bekir-radıyallâhu anh-) ile beraber gömülmek için izin istiyor.”
Hazreti Aişe: “Orayı kendim için düşünüyordum ama, elbette Ömer’i kendi nefsime tercih ederim” diye karşılık verir.

Buhari bunu uzun uzadıya zikretmektedir “cenazeler kitabı” “nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ‘nin kabri hakkında varit olanlar babı” bir de “sahabenin faziletleri kitabı” “biat kıssası babı”

Categories: Kabir ve ruh, Kabir ziyareti | Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

Kabirde Kuran okumak!

Sahâbeden Leclâc (Radıyallahu Anh) (120/738) oğluna vasiyette bulunurken şöyle demiştir:
“Oğulcuğum! Ben öldüğüm zaman beni mezara göm. Beni mezarıma koyduğun zaman şöyle söyle: Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh. Sonra da üzerime toprak atarak onu düzle. Daha sonra ise başucumda Bakara sûresinin baş tarafını ve son kısmını oku. Zira ben Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böyle dediğini duydum.”
(Taberânî, c.XIX, s. 220, 221 (h.no.491); İbn Asâkir, Târîhu Dımeşk, c. XXXXX, s. 292 (trc. No. 5848); Beyhakî, c.IV, s. 56.)

Heysemî (v.807/1405) hadisin isnadındaki râvîlerin ta-mamının sikâ olduğuna hükmetmiştir. Hadisin ricâlinden yalnızca Abdurrahman b. Atâ üzerinde tereddüt edilmiş ama İbn Hıbbân bu zâtı Sikat’ına almıştır. Tirmizî’nin de kendisinden hadis aldığı bu râvi hakkında İbn Hacer, makbûl derken İbn Ebî Hatim ve Zehebî gibi âlimler ise tercemesini vermekle yetinmişler, herhangi bir hüküm vermemişlerdir. İsnatta başka da bir illet tespit edilmiş değildir. Şu halde bu isnad, hasen derecesindedir. Yahya b. Mâîn (v.233/847) de bu hadisi delil olarak kabul etmiştir.

Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediği nakledilmektedir:
اذا دخلتم المقابر اقرؤا آية الكرسى ثلاث مرار (قل هو الله احد) ثم قل اللهم ان فضله لاهل المقابر
“Kabristana girdiğinizde Âyetülkürsî ve üç defa İhlâs sûresini okuyarak şöyle duâ edin: Allah’ım! Onun ecrini şu kabir halkına ulaştır.
(İbn Kudâme, age., c.II, s.424; Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.96.)
başka bir rivâyette ise
“Fâtiha sûresini, Muâvizeteyn ve İhlâs sûrelerini okuyunuz. Sonra da bunu kabir halkına bağışlayınız. Çünkü o ölülere ulaşır.” buyurmuştur. (Kurtubî, age., I/96)

Categories: Kabir ve ruh, Kabirde kuran okumak | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Imam Ibn Hacer el Askalani(ra) ve Tevessül!


Hamd Allaha,Salat ve selam onun Resulune(s.a.s),Ehli Beytine(a.s) ve şerefli sahabilerine(r.a) olsun!

Tevessülü inkar eden vehhabi firkasina ehli sünnet nezdinde cevap vermeye devam ediyoruz.Gördüğünüz resim İmam İbni Hacer El Askalaninin(r.a) “Tahdib ut Tahdib” isimli kitabinin 4-cü cildinin 398-ci sayfasidir.İmam Hacer(r.a) diyor ki:

“Imam Hakim(rah) dedi ki,Ebu Eli Nişapuriden duydum diyordu ki,Güçlü bir deprosandaydim.O gece rüyamda Rasulallahi(s.a.s) gördüm,bana Yahya bin Yahyanin(r.a) kabrine gitmemi,istiğfar etmemi ve onu vesile tutarak Allahdan sorunlarimin çözülmesi için dua etmemi buyurdular.Bunu yaptim ve sabahi günü tüm sorunlarim çözülmüşdü”

Categories: Tevessül, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

Peygamberlerin hatirasi olan yerlerle Teberrük!

Teberrük

İmam Malik “Muvatta” adlı eserinde, “Muhammed bin Amr bin Halhal ed-Deyli’den, o da Muhammed bin İbni İmran el-Ensari’den, o da babasından naklen şu rivayeti yapar: “Ben Mekke’ye giderken bir ağacın altında konaklamak için durmuştum. Abdullah bin Ömer bana rastladı ve: “Neden bu ağacın altında konaklıyorsun?” diye sordu. Ben de: “Gölgelenmek için” diye cevap verdim. Bu sefer o: “Bundan başka bir sebebi yok mu?” diye sordu. Bende: “Hayır başka bir sebebi yok” dedim. Bunun üzerine Abdullah bin Ömer bana: “Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- bana şöyle buyurmuştu:
“Mina’dan gelirken Ahşebeyn (bir mekanmı) arasına uğrarsan –eliyle maşrık tarafını göstererek- orada ‘es-sürer’ adında bir vadi vardır. Oradaki ağaçlıklar altına yetmiş tane peygamberin göbek bağı kesilmiştir.”
İmam Malik burada geçen ‘sürre’ kelimesinin göbek bağı kesilmek anlamına geldiğini söylemiştir.
[İmam Malik “Muvatta” hac kitabı, haccı cemetme babında bu rivayeti zikreder. 1/424, İbni Hıbban “Sahih”te ‘el-İhsan babı’ 8/47 hadis no: 6211, Nesai, ‘hac kitabı’ ‘mina hakkında söylenenler babı’ 5/249 hadis no: 2995, Ahmed “Müsned” 2/138 hadis no: 6233, Beyhaki “es-Süneü’l-Kübra” ‘hac kitabı’ ‘mina’da konaklama babı’ 5/139 hadis no: 961]

Zerkani “Oradaki ağaçlıklar altına yetmiş tane peygamberin göbek bağı kesilmiştir” kısmıyla alakalı şöyle bir açıklamada bulunur:
“Yani oradaki ağaçların altlarında doğmuş ve göbek bağları (sürr) orada kesilmiştir. Göbek bağı (Sürr) çocuklar doğduğu zaman göbeklerinden (sürre) kesilen kısımdır” der. “en-Nihaye” ve diğer eserlerde bu şekilde geçmektedir. İmam Suyuti’nin “altlarında doğdukları zaman göbek bağları (sürr) değil de göbekleri (sürre) kesilmiştir demesi iki kelime arasında ki alakadan dolayı mecazen söylenmiştir. İmam Malik bu kelimenin manasına dair şöyle demiştir: “Onlar ağaçların altında doğum gibi sevindirici bir haber aldıkları için göbek bağı (sürr) sevinç (sürur) anlamından türetilmiştir.”İbni Habib şöyle söyler: “Bu kelime sevinç (sürur) kelimesinden türemiştir. Ağaçların altında doğum haberini alıp ve sevindiklerinden dolayı bu kelime göbek bağını kesmek anlamına gelmektedir. Bununla alakalı farklı görüşlerde vardır. Bu rivayette peygamberlerin hatırası olan yerlerle teberrük edilebileceğine delalet vardır.”
[Şerhü’z-Zerkani ale’l-Muvatta” 2/399]

İbni Abdilber şöyle söyler:

“Hadisi şerif, peygamberler ve salih insanların evleri, makamları, uğradıkları yerler ile teberrük edilebileceğine delildir. Abdullah İbni Ömer’de bu hadis ile bunu kastetmektedir. Allah en doğrusunu bilir.”
[İbni Abdilber, “et-Temhid” 13/67]

Categories: Teberrük, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Imam Zehebi(ra) ve Teberrük!

siyar-dhahabidenemetererruk

Gördüğünüz resim İmam Zehebinin(r.a) “Siyer Alem en Nubela” isimli kitabinin 11-ci cildinin 212-ci sayfasidir.Sayfada aynen şu sözler geçiyor:
“Abdullah bin Ahmed şöyle söylemektedir:

“Ben babamı, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e ait bir kılı öperken görmüştüm. O kılı gözlerine sürdüğünü ve suyun içine koyarak o sudan içerek şifa dilediğini de gördüğümü zannediyorum. O, suyun daha güzel olacağı düşüncesiyle Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e ait büyük bir kabı yıkayarak, artık suyu içmişti. Onun zemzem suyundan da şifa beklediğini gördüm, onu ellerine ve yüzüne sürmekteydi.”

Ben –(Zehebi)- diyorum ki: “İmam Ahmed’i inkâr edip beğenmeyenler neredeler acaba? Abdullah bir gün, Allah resulünün minberi ve hücreyi nebi ile teberrük edenlerin halinden sormuş, İmam Ahmed de: “Ben bunda bir sakınca görmüyorum” diye cevap vermiştir. Allah haricilerin ve bidatçilerin görüşlerinden bizleri ve sizleri muhafaza etsin.”
(Siyer Alem En Nubela,cilt 11,sayfa 212)

SON CUMLEYE DIKKAT, nediyor imam Zehebi?? HARICILER ve BIDATCILARIN goruslerinden bizleri ve sizleri muhafaza etsin!

Teberrugu kabul etmeyip isine gelince imam zehebiden delil getirenler iyi okusun,sizlere nediyor;)
bizde imam zehebinin(radillahu anh) bu duasina AMINNNNN diyoruz!!

Categories: Teberrük, Tevessül-Teberruk-Istiğase-Himmet | Etiketler: , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da Blog Oluşturun.