Posts Tagged With: kabirde kuran okumak

Ölüye Kur’an sevabını bağışlamak

İlk olarak genel bilgi vermek istiyorum. Bu tür genel bilgiler ansklopedi karakterli kitaplarda bulunur ki, bunların en genişlerinden biri “Kuveytiyye” adlı kitapdır. Orada “Kiraatin sevabinin vasil olması” konusu hakkında şöyle deniyor:

قراءة القرآن للميت وإهداء ثوابها له :
ذهب الحنفية والحنابلة إلى جواز قراءة القرآن للميت وإهداء ثوابها له ، قال ابن عابدين… نقلا عن البدائع :
ولا فرق بين أن يكون المجعول له ميتا أو حيا ، والظاهر أنه لا فرق بين أن ينوي به عند الفعل للغير أو يفعله لنفسه ثم بعد ذلك يجعل ثوابه لغيره .
وقال الإمام أحمد : الميت يصل إليه كل شيء من الخير ، للنصوص الواردة فيه ؛ ولأن الناس يجتمعون في كل مصر ويقرءون يهدون لموتاهم من غير نكير فكان إجماعا ، قاله البهوتي من الحنابلة
وذهب المتقدمون من المالكية إلى كراهة قراءة القرآن للميت وعدم وصول ثوابها إليه ، لكن المتأخرون على أنه لا بأس بقراءة القرآن والذكر وجعل الثواب للميت ويحصل له الأجر .
قال الدسوقي : في آخر نوازل ابن رشد في السؤال عن قوله تعالى : { وأن ليس للإنسان إلا ما سعى } ، قال : وإن قرأ الرجل وأهدى ثواب قراءته للميت جاز ذلك وحصل للميت أجره .
وقال ابن هلال : الذي أفتى به ابن رشد وذهب إليه غير واحد من أئمتنا الأندلسيين أن الميت ينتفع بقراءة القرآن الكريم ويصل إليه نفعه ويحصل له أجره إذا وهب القارئ ثوابه له ، وبه جرى عمل المسلمين شرقا وغربا ، ووقفوا على ذلك أوقافا ، واستمر عليه الأمر منذ أزمنة سالفة.
والمشهور من مذهب الشافعي أنه لا يصل ثواب القراءة إلى الميت . وذهب بعض الشافعية إلى وصول ثواب القراءة للميت .
قال سليمان الجمل : ثواب القراءة – للقارئ ، ويحصل مثله أيضا للميت لكن إن كان بحضرته ، أو بنيته ، أو يجعل ثوابها له بعد فراغها على المعتمد في ذلك .
وصرحوا بأنه لو سقط ثواب القارئ لمسقط كأن غلب الباعث الدنيوي كقراءته بأجرة فإنه لا يسقط مثله بالنسبة للميت .
ونصوا على أنه لو استؤجر للقراءة للميت ولم ينوه ولا دعا له بعدها ولا قرأ له عند قبره لم يبرأ من واجب الإجارة

“Ölü için Kuran okuyup sevabini ona bağışlamak.

“Hanefiler ve Hanbeliler ölü için Kuran okunub, sevabini ona bağışlamanın caiz olduğu görüşündedirler.
İbn Abidin “Bedai” (Bedaius Sanai fi Tertibiş Şerai) kitabından naklen dedi: Sevap gönderilenin ölü ve ya diri olması arasında fark yoktur. Zahir/açik olan budur ki, fiili işlediği zaman başkası için niyyet etsin ve ya ya onu kendisi için işleyip bundan sonra sevabini başkasına göndersin, bu iki hal arasında fark yokdur.
İmam Ahmed dedi: “Bu mevzuda varid olmuş nasslara göre, hayır cinsinden her şey ölüye vasil olur/ulaşır. Ayni zamanda tüm ülkelerde insanlar toplanıp, Kuran okur ve sevabını ölülerine bağışlarlar ve kimse buna itiraz etmez, bu icmadır.” Bunu Hanbeli fakihlerinden Buhuti nakl ediyor.
Malikilerin Mutekaddim (ilk dönem) alimleri, ölü için Kuran okumanın kerahetini ve bunun sevabinin ona ulaşmayacağini söylemişler. Fakat, Mutaahhir (daha sonrakı) alimlerin görüşüne göre, Kuran okuyup , zikr edip onun sevabını ölüye vermekte bir bais/sorun yoktur ve ecr ona hasil olur.
Dusuki, İbn Ruşdün “Nevazil” kitabında, Yüce Allahın “İnsan için ancak çalışdığı vardır” kelamı hakta sual hakkında dedi: “Eğer bir adam Kuran okur ve okuduğunun sevabini ölüye bağışlarsa bu caizdir, ölüye bunun ecri hasil olur.”
İbn Hilal dedi: “İbn Rüşdün fetva verdiyi ve bir çok Endelus imamlarının görüşü budur ki, ölü Kurani Kerim okunmasından faydalanir, bunun faydası ona ulaşir, okuyan bunun saeabını ona bağışladığı zaman ecri ona hasil olur. Doğuda ve Batıda Müslümanlarin ameli böyle cereyan etmiş, bu görüş üzerinde sağlam bir şekilde razılaşmişlar ve eski zamanlardan beri bu iş böyle devam etmişdir.”
Şafi mezhebinde meşhur olan görüşe göre kıraatin sevabı ölüye ulaşmaz. Bazi Şafi alimleri kıraatin sevabinin ölüye ulaşacağini söylemişler.
Suleyman El Cemal dedi: Kıraatin sevabı Kariyedir/okuyanadır, ayni zamanda bunun bir misli de ölüyedir. Fakat, itimad edilen görüşe  göre bütün bunlar, onun hüzurunda ve ya niyyetle ve ya bitmesinden sonra sevabı ona göndermek şartıyla ola bilir.
Açık şekilde dediler: Eğer, ücret karşılığında okuması gibi dünyevi bir tahrik Karinin sevabını boşa çikarirsa, bunun ölüye ulaşicak olan sevabı boşa gitmez.
Eğer, birisi ücret karşılığında ölü için Kuran okumak maksadiyla tutulsa, o da onun için niyet etmese, bundan sonra ona dua etmese, kabri başında onun için Kuran okumasa, icarenin vacibinden azad olmuş olmaz.”

Kaynak: El Mevsuatul Fıkhiyyetul Kuveytiyye: 33/60-61
Kuveyt: 1404-1427

Categories: Ölüye amellerin hediye ve arz edilmesi | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Şâfii mezhebinde ölülere amel hediye eyleme!!

Şâfii mezhebinde ölülere amel hediye eyleme

Şâfiîler:
İmam Nevevî’nin el-Memuunda da(15/521-522) şu bilgilere yer verilmiştir: Şafii mezhebinde daha çok şöhret bulmuş görüşe göre, Kur’an’ın sevabı ölüye ulaşmaz Ancak, tercih edilen görüşe göre bu sevap özellikle arkasından dua edildiği zaman ölüye ulaşır

İbn Abdüsselâm (v.660/1261) dışında hicrî altıncı asırdan itibaren, Şâfiî fukahâsı geneli Hanefîlerin görüşünü benimsemiş ve ölülere Kur’ân okunabileceğini söylemişlerdir.
Şafii ve Hanbelî mezhebine göre, kişinin kendi kabri üzerinde Kur’an okumayı vasiyet etmesi caizdir. Çünkü, şu üç durumda Kur’an okumanın sevabı ölüye ulaşır: Kabrin yanında okumak, okumadan sonra dua etmek, sevabını ölünün ruhuna niyete ederek okumak(bk V Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 8/51)

– Bazı Şafii alimlerine göre, kabrin sahibi, arkasından dua okunsun, okunmasın- kabri üzerinde okunan Kur’an sevabından faydalanır(Yusuf el-Erdebilî, el-Envar, 1/399)

– “Bir mezarlıkta okunan ve oradaki bütün ölülerin ruhuna hediye edilen Kur’an’ın sevabı, bölünerek mi, yoksa bölünmeden mi onların ruhuna gider?” şeklindeki bir soruya karşılık, Şafii alimlerinden
İbn Hacer; “Her ölüye okunan Kur’an’ın sevabı bölünmeden tam olarak ulaşır, bu Allah’ın geniş rahmetine en uygunudur” diye cevap vermiştir
(bk Buğyetu’l-musterşidîn, s 97)

İmâm Gazâlî (v.505/1111), bu bölümde verdiğimiz ha-dislerden başka birtakım rüyalara ve İslâm bilginlerinin sözlerine de yer vererek kabirdeki ölülere Kur’ân okumakta hiçbir sakıncanın olmadığını ve kırâatın sevabının ölülere ulaşacağını ifâde etmiştir. (Gazzâlî, İhyâ, c. XV, s. 178)

Gazâlî’den İbnü’s-Salâh (643/1245), Nevevî (676/1277) , Muhibbu’t-Taberî (694/1295), İbnü’r-Rifat (710/1310), İbn Hacer (852/1448), Suyûtî (911/1505) ve Şirbînî’nin de (977/1570) içinde bulunduğu müteahhir Şâfiî ulemasının tamamına yakını, ölülere Kur’ân okunabileceğini kabul etmişlerdir.

İmâm Nevevî, “Ashabımız şöyle dedi: Mezarlığı ziyaret eden kimsenin öncelikle kabirlere selâm vermesi, sonra da hem ziyaret ettiği kimselere hem de bütün Müslümanlara duâ etmesi ve Kur’ân’dan kolayına gelen yerleri okuduktan sonra ölülere duâ etmesi müstehaptır.” dedikten sonra, bu görüşün bizzat İmâm Şâfiî’nin ve Şâfiî ulemâsının görüşü olduğunu kesin bir dille belirtmiştir.
(Nevevî, el-Mecmû’, c.V, s. 311)

İmâm Nevevî El-Ezkâr’ında ise, İmâm Şâfiî ve arkadaşlarının, “Ziya¬retçilerin, kabirde Kur’ân’dan bir bölüm okumaları müstehaptır. Şâyet Kur’ân’ın tamamını okurlarsa/hatim yaparlarsa daha güzel olur” (Nevevî, el-Ezkâr, s.137.)
dediklerini naklederek bilinenin aksine, Şafiî’nin görüşünün müsbet yönde olduğunu ifâde etmiştir.
Nevevî, İmâm Şafi’nin şu sözlerini naklediyor: “Mezarın başında Kur’ândan âyet ve sûreler okumak müstehabdır” (Nevevî Riyazu’s-Salihin s.293)

İbn Kayyım el Cevziyye (Ruh kitabının sayfa 19’)da
Hasan b. Sabbah Zaferani der ki: İmâm Şafi’ye sordum. O da: “Kabirde Kur’ân okumanın hiçbir sakıncası yoktur”, sözünü naklediyor.

Kendinden önceki âlimlerin konuyla ilgili görüşlerini değerlendirdikten sonra kendi kanaatini ortaya koyan
Şirbînî de, insanların uygulamasının bu yönde olduğunu ve Müslümanların güzel gördüğü her şeyin, Allah katında da güzel olacağı söyleyerek ölülere Kur’ân okumanın müstehap olduğu şeklindeki kanaatini beyan etmiştir.
(Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, c.IV, s. 110, 111)

Şafiilerin sonraki âlimlerinin yazdıklarına göre: Kırâ-atın ölüye ulaşması, ölünün huzurunda olması; gıyabında ise kırâatın arkasından duâ edilmesi durumundadır.
Çünkü kırâat mahalline rahmet ve bereket iner. Kıraatın arkasından duâ edilmesi durumunda duânın kabul edilmesi daha çok umulur. Bunun gerektirdiği mana şudur: Kastedilen, ölünün kırâattan faydalanmasıdır, ölünün o sevabı kazanması değildir.
İmam Nevevî’nin el-Memuunda da(15/521-522)
Şafii mezhebinde daha çok şöhret bulmuş görüşe göre, Kur’an’ın sevabı ölüye ulaşmaz( Şafilere göre kuran okunur onla karıştırmayalım sevabı)

Bundan dolayı Şafiiler şöyle duâ etmeyi tercih ederler: Allah’ım! Okumuş olduğum Kur’ânın sevabının bir mislini falan kişiye ulaştır. Diye dua ederler
Dolayısıyla şafilere göre bu şekilde olursa yani Kur’ânın sevabının bir mislini falan kişiye ulaştır. Şeklinde dua edilip hediye edilirse Kur’ânın sevabının ölüye ulaşacağını söylemişlerdir

Categories: Ölüye amellerin hediye ve arz edilmesi, Kabir ve ruh | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

Hanbeli mezhebinde ölüye amel hediye eyleme!

Hanbelîler de Hanefîler gibi düşünerek, ölülere Kur’ân okunmasını câiz görmüşlerdir. Ahmed b. Hanbel, kabirlerde Kur’ân okunmasının bid’at olduğunu söylemiş, daha sonra ise bu fetvâsından dönmüştür. (İbn Kudâme, el-Muğnî, c.II, s.424)

Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. Kudâme el-Cevherî ile birlikte bir cenazeye katılmış ve tam mezarlıktan ayrılacakları esnada kör bir adam kabrin başında Kur’ân okumaya başlayınca İbn Hanbel: “Ey falan! Kabirde Kur’ân okumak bid’attır.” diyerek kırâata engel olmuştur.

Bunun üzerine Muhammed b. Kudâme İbn Hanbel’den, Mübeşşir b. İsmâîl el-Halebî hakkındaki düşüncesini ve ondan hadis alıp almadığını sormuş, O da söz konusu şahsın sikâ olduğunu ve kendisinden rivâyette bulunduğunu ifâde etmiştir.

Bunun üzerine Muhammed, Leclâc (Radıyallahu Anh) hadisin Mübeşşir b. İsmail’in kendisine rivâyet ettiğini söylemiştir.

Sahâbeden Leclâc (Radıyallahu Anh) (120/738) oğluna vasiyette bulunurken şöyle demiştir:

“Oğulcuğum! Ben öldüğüm zaman beni mezara göm. Beni mezarıma koyduğun zaman şöyle söyle: Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh. Sonra da üzerime toprak atarak onu düzle. Daha sonra ise başucumda Bakara sûresinin baş tarafını ve son kısmını oku. Zira ben Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böyle dediğini duydum.”

(Taberânî, c.XIX, s. 220, 221 (h.no.491); İbn Asâkir, Târîhu Dımeşk, c. XXXXX, s. 292 (trc. No. 5848); Beyhakî, c.IV, s. 56.)

Bunu duyan İbn Hanbel, kabirde Kur’ân okumanın bid’at olduğunu söylediği adamın çağrılmasını ve kırâatına devam etmesini istemiştir. (İbn Kudâme, age., c.II, s.424.)

Yine Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediği nakledilmektedir:

“Kabristana girdiğinizde Âyetülkürsî ve üç defa İhlâs sûresini okuyarak şöyle duâ edin: Allah’ım! Onun ecrini şu kabir halkına ulaştır.”

(İbn Kudâme, age., c.II, s.424; Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.96.)

Başka bir rivâyette ise:

Fâtiha sûresini, Muâvizeteyn ve İhlâs sûrelerini okuyu¬nuz. Sonra da bunu kabir halkına bağışlayınız. Çünkü o ölülere ulaşır.” (Kurtubî, age., I/96) buyurmustur.

Hanbelî mezhebinin önde gelen fakihlerinden İbn Kudâme (v.630/1223), İbn Kudâme el-Makdisî (v.682/1283) ve İbn Teymiyye (v.728/1327), İbn Hanbel’in bu görüşünün daha meşhur olduğunu söyleyerek tercihte bulunmuşlardır

(İbn Kudâme, age. C.II. s.424; İbn Kudâme, Şerhu’l-kebîr, c.II, s.424; İbn Teymiyye, Mecmû’u’l-Fetâvâ, c.XXIV, s. 366, 367.)

Bu konuda Hanbelîler de Hanefîler gibi çerçeveyi geniş tutarak, “ne tür ibâdet olursa olsun kişi yaptığı ibâdetin sevâbını ölülere bağışlarsa Allah’ın izniyle ölü bundan yararlanır.” (İbn Kudâme, el-Muğnî, c.II, c.425; İbn Kudâme el-Makdisî, age., c.II, s. 424)

Categories: Ölüye amellerin hediye ve arz edilmesi, Kabir ve ruh | Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

Kabirde Kuran okumak!

Sahâbeden Leclâc (Radıyallahu Anh) (120/738) oğluna vasiyette bulunurken şöyle demiştir:
“Oğulcuğum! Ben öldüğüm zaman beni mezara göm. Beni mezarıma koyduğun zaman şöyle söyle: Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh. Sonra da üzerime toprak atarak onu düzle. Daha sonra ise başucumda Bakara sûresinin baş tarafını ve son kısmını oku. Zira ben Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böyle dediğini duydum.”
(Taberânî, c.XIX, s. 220, 221 (h.no.491); İbn Asâkir, Târîhu Dımeşk, c. XXXXX, s. 292 (trc. No. 5848); Beyhakî, c.IV, s. 56.)

Heysemî (v.807/1405) hadisin isnadındaki râvîlerin ta-mamının sikâ olduğuna hükmetmiştir. Hadisin ricâlinden yalnızca Abdurrahman b. Atâ üzerinde tereddüt edilmiş ama İbn Hıbbân bu zâtı Sikat’ına almıştır. Tirmizî’nin de kendisinden hadis aldığı bu râvi hakkında İbn Hacer, makbûl derken İbn Ebî Hatim ve Zehebî gibi âlimler ise tercemesini vermekle yetinmişler, herhangi bir hüküm vermemişlerdir. İsnatta başka da bir illet tespit edilmiş değildir. Şu halde bu isnad, hasen derecesindedir. Yahya b. Mâîn (v.233/847) de bu hadisi delil olarak kabul etmiştir.

Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediği nakledilmektedir:
اذا دخلتم المقابر اقرؤا آية الكرسى ثلاث مرار (قل هو الله احد) ثم قل اللهم ان فضله لاهل المقابر
“Kabristana girdiğinizde Âyetülkürsî ve üç defa İhlâs sûresini okuyarak şöyle duâ edin: Allah’ım! Onun ecrini şu kabir halkına ulaştır.
(İbn Kudâme, age., c.II, s.424; Kurtubî, et-Tezkira, c.I, s.96.)
başka bir rivâyette ise
“Fâtiha sûresini, Muâvizeteyn ve İhlâs sûrelerini okuyunuz. Sonra da bunu kabir halkına bağışlayınız. Çünkü o ölülere ulaşır.” buyurmuştur. (Kurtubî, age., I/96)

Categories: Kabir ve ruh, Kabirde kuran okumak | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

WordPress.com'da Blog Oluşturun.