“Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) yanındayken Abbas bın Abdulmuttalıp ona dedi ki: Ya Rasulallah! Seni methetmek istiyorum. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ona: Allah’u Teala ağzını bozmasın, oku bakalım, buyurunca şu kasideyi okudu:
Karanlık bir yerde ince deriyle örtülü bir mekandaydın,
Sonra dünyaya geldin, ancak ne insan,
Ne bir et parçası ne de bir kan pıhtısıydın,
Bilakis insanlar boğulurken bir kartala gem vurup,
Üzerine binen bir damlaydın,
Bir devir kapanıp yenisi başlarken,
Sende bir sülbden bir rahme bırakıldın,
Ailen tüm beldeleri geride bırakan bir onura sahip oldu,
Sen ki, doğduğunda yer yüzü aydınlandı,
Ufuklar nurunla parıldadı,
Bizde senin ışığın, nurun ve doğru yolunla ilerliyoruz.
[Rudani,Cem’ul-Fevaid, Hadis No:6353]
Beyhaki, Delail’ün Nübüvve’de naklettiğine göre:
“Rasulullah (sallallahu alayhi vesellem) Efendimiz, Medine’ye hicret ettiğinde Medine’nin yakınında kadın, erkek ve çoçuk bütün halk ellerinde defler ile “Tale’al Bedru aleyna” diye bilinen aşağıdaki kasideyi okuyarak karşılamıslardır”
Veda dağından üzerimize dolunay doğdu,
Allah’a çağıran bir davetcimiz olduğu için,
şükretmek bizlere vacib oldu,
Sen günessin, sen aysin, sen Nur üstune nursun,
Sen Süreyya yıldızısın, ey sevgili ey Rasul,
Ey bizi içimizden gönderilen elçi,
Geldin Medine’ye şeref verdin,
Ey davetçilerin en hayırlısı.
devami gelecek..