Zayıf Hadisle Amel

Zayıf Hadisle Amel

Zayıf hadis, sahih veya hasen hadisin taşıdığı şartların birini veya birkaçını taşımayan hadistir Bu şartların bulunup bulunmadığı, hadisin çeşitli yönlerden tetkik ve tenkide tabi tutulmasıyla anlaşılır
Sözgelimi, hadisin ravisi adaletindeki kusur sebebiyle, zabtının zayıflığı, seneddeki kopukluk, ravinin kendindan daha sika bir ravi veya ravilere aykırı rivayeti sebepleriyle hadisin Hz Peygamber’e ait olduğu zayıf kabul edilir

Zayıf Hadisle Amel Etme Konusunda Âlimlerin Tavrı

Zayıf hadîse gelince; Âlimlerin cumhuru, bu gibi hadislerle, faziletler ve müstehablara dair konularda; bunun için gerekli şartlar da mevcut olduğu takdirde, amel edilebileceği görüşündedirler. Bu, bilinen bir husustur.

Lâkin bazı imamlar, zayıf hadîsler ile şer’î hükümler yâni helâl ve haram konularında da amel edilebileceğini kabul etmişler ve hattâ zayıf hadisi; İslâm âlimlerinin ekseriyetinin ve belki de, muhalefetine İtibar edilmeyen birkaçı hariç tamamının, şerîatın kaynaklarından biri olduğunu kabul ettikleri; kıyâsa tercih etmişlerdir.

Bu sahada zayıf hadîs ile amel etmek, müctehidlerden üç imamın; Ebû Hanife (70 – 150) i Mâlik (95 – 179) ve Ahmed (164 – 241)’in ( 6),aynı zamanda Ebû Dâvud (202 -275), en-Nisâî (215-303), İbn Ebl Hâtim (240 – 327) gibi, hadis imamlarından bir gurubun mezhebidir. (7)

Lâkin bunun iki şartı vardır: Hadîs çok zayıf olmayacak ve bir meselede ondan başka bir hadîs bulunmayacak.

İmam Ahmed b. Hanbel’in oğlu Abdullah şöyle demiştir: Babama «Bir kimse bir beldede bulunur ve orada, sahihi ile zayıfını ayıramayan bir hadîs ehli ile bir de re’y ehlinden başkasını bulamaz da, bir mesele ile karşılaşırsa, bu meseleyi hangisine sorar?» dedim; babam bana «Hadîs ehline sorar, re’y ehline sormaz. Çünkü hadîsin zayıfı bile re’y’den daha kuvvetlidir.» cevabını verdi. (8)

İmam eş-Şâfiî (150 – 204) bile, bir meselede başka bir hadîs bulunmadığı zaman —mürsel hadîsin zayıf olduğu görüşünde bulunduğu sıralarda— mürsel hadis ile amel ediyordu.
eş-Şâfiî’den bunu, es-Se- hâvî Fethul’-Muğls, I, 20, 142 ve 268 de Şâfiî imamlarından el-Mâverdî (364 – 450) kanalıyla nakletmiştir.

Zayıf hadîs ile amel edebileceğimiz diğer bir saha daha vardır ki o da şudur:

Bir hadîs, ikisinden birinin tercih edilmesi mümkün olmayan iki mânaya gelebilecek bir lafızla gelir de, iki taraftan birini tercih etmeyi gerektirecek zayıf bir hadîs bulunursa, o takdirde, zayıf bile olsa bu hadîsin tercih ettireceği mânâyı kabul ederiz. (9)

Bu münasebetle, günümüzde bazı kimselerin yaymaya çalıştıkları bir görüşün aksine, geçmiş imamlarımız nezdinde zayıf hadisin de bir değeri ve itibârı olduğuna işaret edelim.

Çünkü bu kimseler zayıf hadîsi tamâmen geçersiz saymışlar ve mevzû hadîslere ilhâk ederek, ikisini aynı seviyede tutmuşlardır.

Dipnotlar.
6 – Aliyyu’l-Kârî, Mirkâtu’l-Mefâtîh Şerhu Mlşkâti’l-Masâbih, I, 19
7 – es-Sehâvî, Fetbu’I-Muğîs, I, 80, 267 ve Hadîs İlimleriyle ilgili diğer eserlerden : Hâşiyetu’s-Sindİ alâ Süneni n-Nesâî, I, 6 ve îbn Ebî Hâtim, el-Cerhu ve’t-Ta’dîl, IV, 1/347. en- Nevevî onun sözünü Tehzîbu’l-Esmâ ve’l-Luğât, II 1/86’da nakleder.
8 -İbni Hazm, el-Muhallâ, I, 68; es-Sehâvî, Fethtıl-Muğîs, I, 80′
de bunuıı benzerini nakleder ve isnâdı sahihtir, ( 9 ) İbnul-Kayyım, Tuhfetu’l-
9 -Mevdûd bi-Ahkâmi’l-Mevlûd, s. 29.

Hasen veya sahih derecesine ulaşmayan, diğer bir ifade ile sahih olma sartlarından bir veya birden fazlasını kendisinde bulundurmayan zayıf hadislerin, amel edilmeye uygun olma açısından güvenilirliklerini zedeleyen ve bu noktada şüphe uyandıran sebepler aynı derecede olmadığı için zayıflık dereceleri de farklıdır. Hâl böyle olunca zayıf rivâyetlere karşı âlimlerin tutumu da farklı olmuştur. Örneğin, neredeyse âlimlerin tamamı hak ve hukûku/ahkâmı ilgilendiren konularda daha hassas davranırken, diğer terğîb ve terhîb/ahlâkî ve hayra yönlendirici hususlarla kötülüklerden sakındırma ifade eden hususlarda farklı bir tutum sergilemişlerdir. Zayıf hadisle amel etme konusunda âlimlerin üç farklı tutum sergiledikleri görülür:

Kimileri, muhtevası ne olursa olsun -ister ahkâm ister fedâil- hiçbir konuda zayıf hadisle amel edilemeyeceği görüşündedir. Yahyâ b. Maîn (ö.233/847), Buhârî (ö.256/869), Müslim (ö.261/874), Ebû Bekr b. ‘Arabî (ö.354/965), İbn Hazm (ö.456/1071) ve daha başkalarının bu görüşte olduğu belirtilir.

Kimileri tam tersi, her konuda; yani, ister ahkâm ister fedâil konularında olsun, mutlak mânâda zayıf hadisle amel edilebileceği görüşündedir. ‘Zayıf hadisle amel etmeyi re’yden daha iyi gördükleri’ söylenen Ebû Dâvûd (ö.275/888) ve Ahmed b. Hanbel’in (ö.241/855) bu görüşte olduğu nakledilir. Kimileri de ahkâm konularında değil de fedâil konularında bazı şartlar dâhilinde zayıf hadisle amel edilebileceği görüşündedir. .[17]

Bu sahada zayıf hadîs ile amel etmek, müctehidlerden üç imamın; Ebû Hanife (70 – 150) i Mâlik (95 – 179) ve Ahmed (164 – 241)’in ( 6),aynı zamanda Ebû Dâvud (202 -275), en-Nisâî (215-303), İbn Ebl Hâtim (240 – 327) gibi, hadis imamlarından bir gurubun mezhebidir.

(es-Sehâvî, Fetbu’I-Muğîs, I, 80, 267 ve Hadîs İlimleriyle ilgili diğer eserlerden : Hâşiyetu’s-Sindİ alâ Süneni n-Nesâî, I, 6 ve îbn Ebî Hâtim, el-Cerhu ve’t-Ta’dîl, IV, 1/347. en- Nevevî onun sözünü Tehzîbu’l-Esmâ ve’l-Luğât, II 1/86’da nakleder.)

İbnu’s-Seyyidinnâs (ö.734/1333), Nevevî (ö.676/1277), Irâkî (ö.806/1403), Sehâvî (ö.902/1496), İbn Hacer (ö.852/1448), Suyûtî (ö.911/15005), Alî el-Kârî (ö.1014/1605) ve daha başkaları bu görüstedir.[18] Zayıf hadis nakletme konusunda bu tutum hadis musanniflerinin eserlerine de yansımıştır.
İbn Hacer zayıf hadisle amel etme şartlarını ‘rivâyetin şiddetli za’f içermemesi’, ‘amel edilmekte olan bir aslın kapsamında yer alması’, ‘amel edenin hükmün sabit olmadığına inanarak ihtiyat kaydıyla amel etmesi’ şeklinde dile getirmektedir.[19]

en-Nevevî şöyle der: “Hadisçiler, Fıkıhçılar ve başka disiplinlerden olan ulema şöyle demiştir: Fezail ve tergib-terhib konusunda zayıf hadis ile amel caiz ve müstehaptır. Yeter ki hadis uydurma olmasın. Helal-haram, alım-satım, nikâh-talak gibi ahkâm sahasına gelince, bu konularda sahih veya hasen hadisten başkasıyla amel edilmez.
Ancak bu sahada da ihtiyat ihtiva eden zayıf hadis bu söylediğimizin istisnasıdır. Bazı satışların veya bazı nikâh türlerinin mekruh olduğunu bildiren zayıf hadisler böyledir. Zira bu hadislerin bildirdiği tarzdaki muamelelerden uzak durmak müstehaptır. Ancak bu hüküm, vücuba kadar gitmez…”[ en-Nevevî, el-Ezkâr, 47.
Zerkeşî (ö.794/1392), terğîb ve terhîb kapsamında yer almayıp tarikleri birden çok olmayan ve kendi düzeyinde mütâbi’i bulunmayan zayıf rivâyetlerin merdût olduğu görüşündedir. Suyûtî (ö.911/15005) ise ihtiyat kaydıyla ahkâm konularında da zayıf hadisle amel edilebileceğini ifade eder.[20]
[17] Suyûtî, Celâluddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr, Tedrîbu’r-râvi fî şerhi Takrîbi’n-Nevevî, th., Abdulvahhâb Abdullatîf, Beyrût 1404/1988, I, 299; Muhammed Cemaluddîn el-Kâsımî, Kavâidu’t-tahdîs, th., Muhammed Behcet el-Baytâr-Muhammed Reşîd Rızâ, Beyrut 1422/2001, s. Kâsımî, s. 116-117.
[18] Suyûtî, Tedrîb, I, 299 (muhakkikin dipnottaki notu).
[19] Suyûtî, Tedrîb, I, 298-299.
[20] Suyûtî, Tedrîb, I, 299; Kâsımî, Kavâidu’t-tahdîs, s. 119.

[21] Doç. Dr. Cemal AĞIRMAN
“Hadis Kaynaklarını Okuma Yöntemi Ve Musanniflerin Dili”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi inden alıntı X/2, 2006, s. 55-106.

es-Süyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, I, 252-3; el-Kasımî, Kavâidu’t-Tahdîs, 116-7; Ahmed Naim, Tecrid Mukaddimesi, 340 vd.; Muhammed Acâc el-Hatîb, Usûlu’l-Hadîs, 373 vd.

Suyûtî (ö.911/15005) ise ihtiyat kaydıyla ahkâm konularında da zayıf hadisle amel edilebileceğini ifade eder 1 (Suyûtî, Tedrîb, I, 299; Kâsımî, Kavâidu’t-tahdîs, s. 119.)

Ahmed b. Hanbel ve Ebu Davud es-Sicistani’ye izafe edilen bir görüşe göre de “başka hadis bulunmadığı takdirde ahkama ait meselelerde zayıf hadisle amel edilir.”[4]
es-Süyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, I, 252-3; el-Kasımî, Kavâidu’t-Tahdîs, 116-7; Ahmed Naim, Tecrid Mukaddimesi, 340 vd.; Muhammed Acâc el-Hatîb, Usûlu’l-Hadîs, 373 vd.

İmam Ahmed b. Hanbel’in oğlu Abdullah şöyle demiştir: Babama «Bir kimse bir beldede bulunur ve orada, sahihi ile zayıfını ayıramayan bir hadîs ehli ile bir de re’y ehlinden başkasını bulamaz da, bir mesele ile karşılaşırsa, bu meseleyi hangisine sorar?» dedim; babam bana «Hadîs ehline sorar, re’y ehline sormaz. Çünkü hadîsin zayıfı bile re’y’den daha kuvvetlidir.» cevabını verdi. (8)

(İbni Hazm, el-Muhallâ, I, 68; es-Sehâvî, Fethtıl-Muğîs, I, 80’de bunuıı benzerini nakleder ve isnâdı sahihtir,)

Categories: Dinimizin kaynakları | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

Yazı dolaşımı

Yorumlar kapatıldı.

WordPress.com'da Blog Oluşturun.