Dördüncü Grup Ayetler:
Burada vereceğimiz âyetler, Hz. Peygamber’den sâdır olan bütün söz ve fiillerde Ö’na tâbi olmanın ve kendisini örnek almanın vâcib olduğunu, Allah’ın muhabbetinin tahsili için O’na uymanın gerekli bulunduğunu gösteren âyet-i kerîmelerdir.
Allah Teâlâ, buyurmuştur ki: “Rasûlüm, onlara de ki: Eğer siz, Allah’ı seviyor (ve sevdiğinizi iddia ediyor)sanız; derhal bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok affedici ve çok merhametlidir.”[1]
Kâd-ı Iyâz (554/1149), Şifâ’da, Hasan el-Basrî’nin (110/728), şöyle dediğini nakletmiştir: Bazıları Hz. Peygamber (s.a.v)’e gelerek, “Ya Rasûlallah! Biz, gerçekten Allah’ı seviyoruz,” dediler. Bunun üzerine: “De ki: Eğer siz Allah’ı seviyor (ve sevdiğinizi iddia ediyorsanız; hemen bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.”[2]âyeti nazil oldu.
Lâkkâî, es-Sünnet adlı eserinde, Hasan el-Basrî’nin şöyle dediğini rivayet etmektedir: “Onların Allah’ı sevmelerinin alâmeti, Rasûlullah (s.a.v)’ın sünnetine uymaları oldu.”
Allah Teâlâ, buyurdu ki: “Andolsun ki, sizden Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı arzulayanlar ve Allah’ı çok zikredenler için Rasûlullah’ta (takip edeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır.”[3]
Muhammed b. Ali Hâkim et-Tirmizî (285/898), demiştir ki: “Peygamber (s.a.v)’i örnek almak, O’na uymak, sünnetine tâbi olmak ve sözde veya fiilde kendisine muhalefet etmemektir.”
Kâd-ı Iyâz da müfessirlerden pek çoğunun, âyetteki “üsve”ye (örneğe) bu mânâyı verdiğini nakletmektedir.[4]
Yine aynı konuyla ilgili olarak Cenâb-ı Hakk, şöyle buyurmuştur: “(Mûsâ duasına devamla): ‘Rabbim, bize bu dünyada ve âhirette iyilik ver. Şüphesiz biz sana döndük.’ Allah, buyurdu ki: Dilediğime azabımı isabet ettiririm. Rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır (Dünyada mü’mine de kâfire de şâmildir). Fakat âhirette onu, küfürden sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimizi iman etmiş olanlara has kılacağım.”
“Onlar ki, yanlarında bulunan Tevrat ve incil’de ismini yazılı buldukları ümmî peygambere ve Rasûle tâbi olurlar. O (Rasûl), kendilerine iyiliği emrediyor, onları fenalıklardan alıkoyuyor; onlara, (nefislerine) haram ettikleri temiz şeyleri helâl kılıyor, murdar şeyleri de haram kılıyor, onların ağır yüklerini, üzerlerindeki bağları indiriyor. Onlar, O’na iman ederler, kendisine ta’zim ve yardım ederler, onunla gönderilen nûr’a (Kur’ân’a) uyarlar. İşte bunlar, kurtuluşa eren kimselerdir.”
Örnek almakla ilgili başka bir âyet: “(Rasûlüm), Hani, Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: ‘Eşini yanıda tut, Allah’tan kork!’ diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Halbuki asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince, biz onu sana nikahladık ki, evlâtlıkları, kanlarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) mü’minlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.”[5]