Bir kimsenin, müçtehid derecesine vasıl olabilmssi için şu vasıflara sahip olması gerekir:
1. Kur’an’a ait bilgileri, Kur’an’m bütün mânâlarım ve vecihlerini bilmelidir. Kur’an’m ahkâma taallûk eden âyetlerinin lügat ve ıstılah mânâlarını bilmelidir, Kitab’ın hâs-âmm mücmel-müfesser, nasih-mensuh, hakikat – mecaz, sarih – kinaye, zahir, nass ve muhkem gibi bütün kısımlarını bilmelidir.
2. Hadis ilmini tamamen bilmek. Ahkâma taallûk eden hadislerin tevatür, meşhur ve âhad yollarını; hadislerin metinlerini; bizlere ne suretle rivayet edildiğini; mânâlarının vecihlerini yani lügat ve ıstılah mânâlarını; Kitap’la müşterek elan har., âmra, mücmel, müteşabih; bütün kısımları lâyıkıyla bilmelidir.
3. Müçtehid, icmâ’ın varid olduğu yerleri bilmelidir ki, icmâa muhalif içtihadda bulunmasın.
4. Kıyas’m şartlarıyla, hükümleriyle ve kısımlarıyla vecihlerini, makbul veya merdut olan şekillerini, «Usûl» ilminde olduğu gibi bilmelidir.
İçtihadın şartları yukanda sayılanlardan ibaret olmakla baraber, İslâm âleminde umum tarafından kabul olunmuş ve yaşayan dört Ehl-i Sunnet Mezhebi’nden başka mezhep tesis olunmamıştır. İslâm âlimleri, yeni mezhepler kurmak yerine, yaşayan dört Ehî-i Sünnet Mezhebi’nden birine ilntisap etmişler ve halkı da bunlardan birini taklide çağırmışlardır. Ayrıca mezhepleri birbirine eklemenin de yanlış olduğunu beyan ederek sakınmaya davat etmişlerdir.
Müçtehid derecesinde olmayan insanlar ise, bir müçtehidi taklid ederler. Çünkü, halkın vazifesi müçtehidlerin sözü ile amel etmektir; kitap, sünnet vs sahabenin sözleriyle değil. Zira halk, kitabın ve sünnetin delâlet ettikleri mânâları, hükümleri, nâsih ve mensuh gibi meseleleri anlayamaz.
Müçtehidler, bunları halktan daha güzel anlar ve hüküm olarak çıkarırlar.
Bu hususta «Müçtehid, bu âyeti veya hadisi görmemiş olabilir» şeklinde bir söz de söylenemez. Çünkü bir kimse âyet ve hadisleri, sahabenin sözlerini bilmiyorsa, zaten müçtehid değildir.
Buradan çıkan netice şudur ki; bir mesebde, müçtehidin içtihadı ve fakihin fetvası; o husustaki bütün nass’ları bilmesine imkân olmayan halk için, nassa, yani âyet, hadis ve sahabe sözüne tercih edilir.
[Ömer Nesefi, İslam İnancının Temelleri Akaid]